Bankacılık Sektörü

M.Ö. 7. Yüzyıldan bugüne insan hayatının önemli bir parçası olan para, Lidyalıların ekonomiye mirası olarak günümüze ulaşmıştır. Paranın varlığı ve hareketi finansal faaliyetlerin oluşmasına ve ekonomi biliminin doğmasına sebep olmuştur. Basit bir fatura ödemesinden büyük yatırımların finansmanına kadar çeşitli işlem hacimlerine sahip bütün finansal faaliyetler para sayesinde gerçekleşmektedir. Peki para bu kadar önemli ve değerli bir varlıksa, finansal işlemleri yaparken paranın zarar görmemesi veya kaybolmaması için ne yapmak gerekir? İşte bu sorulara cevap olarak doğan bankalar, finans dünyasının en önemli kuruluşları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bankacılık sektörü, yüzyıllar önce doğmuş ve sürekli gelişip büyümeye devam eden bir sektördür. Bankacılık sektörünün zamanla devamlı olarak gelişmesinin temel sebebi ise ekonominin gelişerek globalleşmesidir. Eski zamanlarda ticari faaliyetler küçük topluluklar ve kişiler arasında gerçekleşirken artık uluslararası ticari eylemler global ekonomiye yön vermektedir. Yaşam standartlarının ve ekonominin bu denli gelişmesi doğal olarak bankacılık sektörüne de yansımıştır. Alacak-verecek işlemleriyle başlayıp kredi vermeyle devam eden finansal bankacılık işlemleri artık büyük proje yatırımlarına ve uluslararası finansal işlemlere kadar ilerlemektedir. Öyle ki bir bankanın uluslararası ticari faaliyette bulunan büyük kurumsal müşterileri ne kadar çoksa bankanın finansal gücü ve global prestiji de o kadar artmaktadır. Yerel olarak başlayıp gelişerek bütün dünyaya yayılan bankacılık, günümüzde en popüler ve gelecekte yükselmeye devam edecek olan bir iş alanı olarak dikkat çekmektedir. Peki köklü bir geçmişe sahip olan banka sektörü neden bu kadar önemli?

Finansal işlemler, bireylerden büyük kurumlara kadar herkes tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Söz konusu finansal işlemlerin belli kurallara göre, güvence altında gerçekleştirilmesi taraflar için oldukça önemlidir. Bankalar, yasa çerçevesinde faaliyet gösteren kuruluşlardır. Ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na bağlı olarak çalışan bankaların faaliyetleri düzenli olarak denetlenmektedir ve her finansal faaliyet belirli bir kurala göre uygulanmaktadır. Bankalar bu nedenle müşterilerin güvenilir bulduğu kurumlardır. Finansal faaliyetlerin ekonominin var olma sebebi olduğu düşünüldüğünde bankaların önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Müşterilerin bankaya güvenerek finansal faaliyetlerde bulunmaları ekonomiyi canlı tutmaktadır. Bu nedenle bankacılık sektörü, global ve ulusal ekonomide oldukça önemli bir yere sahiptir.

Büyük bir iş alanı olan bankacılık sektörü, geniş bir kadro çeşitliliğine sahiptir. Kurumsal yapıları gereği bankalar muhasebe, hukuk, insan kaynakları, satış, krediler gibi pek çok farklı departmana sahiptir. Bankanın yapılanması ve finansal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için her bir fonksiyon farklı departmanlar tarafından sağlanmaktadır. Hal böyle olunca banka yapılanmasında birçok farklı meslek dalı bulunmaktadır. Söz konusu kadro çeşitliliğinin yanında personele meslekte yükselme imkanının tanınması da bankacılığın popülaritesini arttırmakta ve bankacılık sektörünün personel bazında gelişmesini sağlamaktadır.

Gördüğünüz gibi bankacılık sektörü bütün finansal işlemlerin güvence altında gerçekleştiği, oldukça büyük bir banka ağından oluşan global bir sektördür. Gerek müşteriler gerekse personel bazında değerlendirildiğinde bankacılık sektörü, sürekli gelişen bir iş alanı olarak görülmektedir. Ekonomi dünyasında büyük söz sahibi olan bu sektörün niteliklerini ve gelişimini detaylı inceleyeceğiz.

Bankanın Tanımı

Banka, İtalyanca ‘’banca’’ kelimesinden dilimize geçmiş olan bir sözcüktür. Para bozma yeri anlamına gelen bankanın varlığı oldukça eski zamanlara dayanmaktadır. Bilinen en eski banka Mezopotamyalılar zamanındaki Kızıl Tapınak iken modern bankacılığın gelişimi daha sonra ortaya çıkmıştır. Modern bankacılık 1609 yılında kurulan Amsterdam Bankası ile başlayıp, 1637 yılında Venedik Bankası ile varlığını geliştirmeye devam etmiştir. Dünyada modern bankacılık 1600lerde doğarken Türk topraklarında ilk modern banka Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan 1847 doğumlu İstanbul Bankası’dır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ise savaş sonrası ulusal ekonomiye oldukça önem verilmiştir. İlk olarak 1924 yılında İş Bankası kurulmuş, devamında Ziraat Bankası ve Halkbank ile Türkiye’de modern bankacılık gelişimini devam ettirmiştir. Günümüzde gelişen ekonomiyle birlikte bankaların sayısı da artmıştır. Peki yüzyıllardır varlığını sürdüren ve gelişmeye devam eden banka nedir?

Bankalar mevduat kabul eden ve topladığı mevduatlar üzerinden kredi veren, bünyesindeki kasalarda değerli varlıkları saklayan, müşterilerin finansal işlemlerini gerçekleştiren ekonomik kuruluşlardır. İşlem hacmi fark etmeksizin bütün finansal faaliyetler banka vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Sadece müşterilerin paralarıyla işlem yapmayan bankalar aynı zamanda kaydi para yaratarak ülke ekonomisinin hareketlenmesini sağlamaktadır.  Bankalar sadece para ile değil, para yerine geçebilen menkul kıymetlerle de finansal işlemler yürütmektedirler. Bu temel fonksiyonların haricinde bankaların pek çok görevi bulunmaktadır.

Ülkemizde kabul edilen yasalara göre, bir kuruluşun banka olması için anonim şirket yapılanmasına sahip olması gerekmektedir. Banka kurucularının müflis veya konkordato ilan etmemiş olması ve daha önce tasfiye edilmiş finansal kuruluşlarda %10 ve üzeri paya sahip olmamaları şartı aranmaktadır. Bunun yanında banka kurucusu olacak kişilerin suç unsurlarından yargılanmaması gerekmektedir. Bankanın tanımına ve kuruluşuna dair bütün temel bilgiler Banka Kanunu’nda yer almaktadır.

Bankaların Sınıflandırılması

Finansal faaliyetlerin yürütülmesini sağlayan ve ekonominin nabzını tutan bankalar, verdikleri hizmet türlerine ve kuruluş şekillerine göre çeşitli gruplara ayrılmışlardır. Banka yapılanması içindeki bu gruplaşmanın temel sebebi, müşteri profiline uygun bankacılık faaliyetleri yürütülmesi sağlanarak kaliteli hizmet sunabilmektir. Ayrıca bankaların sınıflara ayrılması, denetim faaliyetlerini de kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle bankacılık faaliyetlerini ve buna göre şekillenen banka sınıflandırılmasını iyi analiz etmek gerekmektedir.

Bankalar hukuki yapılarına göre, sermaye kaynaklarına ve ekonomik fonksiyonlarına göre çeşitli sınıflara ayrılmaktadır.

Hukuki yapılarına göre bankalar 3 grupta incelenmektedir:

Şahıs şirketi şeklinde kurulan bankalar
Sermaye şirketi şeklinde kurulan bankalar
Özel yasalarla kurulan bankalar

Sermaye kaynaklarına göre bankalar 4 grupta incelenmektedir:

Özel sermayeli bankalar
Kamu sermayeli bankalar
Karma sermayeli bankalar
Yabancı sermayeli bankalar

Ekonomik fonksiyonlarına göre bankalar çeşitli sınıflara ayrılmıştır:

Merkez bankaları
Ticaret bankaları
Yatırım ve kalkınma bankaları
Ziraat bankaları
Maden bankaları
İpotek ve emlak bankaları
Halk bankaları vb.

Bankacılık Hakkında Bilinmeyenler

Bankacılık, oldukça eski bir meslek dalıdır. Para alışverişiyle başlayıp kredi kullanımı ile resmiyet kazanmaya başlayan bankacılık faaliyetleri, paranın tarihi kadar geçmiş zamanlara dayanmaktadır. Yüzyıllardır varlığını sürdüren bankacılık, zamanın getirdiği tecrübe ve birikimle şekillenmiş köklü bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankacılık mesleğinin yüzyıllarca varlığını sürdürmesi ve gelişiminin sürekli devam etmesi bankacılığın bilinmeyen yönlerini merak ettirmektedir.

Bankacılık, günümüzün en popüler meslekleri arasında gösterilmektedir. Bunun en büyük sebebi hiç kuşkusuz bankaların kurumsal yapıya sahip olmalarıdır. Bir iş yerinin kurumsal olması, belirli kurallar çerçevesinde disiplinli bir iş hayatı yaşamayı gerektirmektedir. Çalışan haklarının korunması ve profesyonel iş hayatı sunması sebebiyle bankacılık personel adaylarına güven veren bir meslektir.

Bankalar, geniş organizasyon yapısına sahip kuruluşlardır. Bankanın sunduğu her bir hizmet çeşidi için ayrı departmanları vardır (satış, krediler, portföy yönetimi, pazarlama vs.) Müşteriye sunulan bankacılık faaliyetleri haricinde bankanın işleyişini sağlamak için gereken temel departmanlar (hukuk, insan kaynakları, denetim, bilgi işlem vs.) da bulunmaktadır. Söz konusu geniş yapılanma, banka bünyesinde pek çok farklı meslek dalının bulunmasını sağlamaktadır. Bu da bankacılığın sıklıkla tercih edilen bir iş alanı olmasını sağlamıştır.

Bankacı olmak için bankacılık, bankacılık ve finans, bankacılık ve sigortacılık, ekonomi, maliye gibi bölümlerin mezunları öncelikli olarak tercih edilmektedir. Ayrıca personelin görev alacağı kadronun niteliklerine göre söz konusu mezuniyet şartı farklılık gösterebilmektedir.

Banka bünyesinde çalışmak için çeşitli banka sınavlarına ve banka mülakatlarına katılmak gerekmektedir. Her banka kendi sınavını ve mülakatını düzenlemektedir. Banka personel alımlarında merkezi bir sınav sistemi olmadığı için, bankaların iş ilanlarını ayrı ayrı sürekli takip etmek gerekmektedir.

Bankacılar banka şubelerinde, bankaların genel müdürlüklerinde ve bölge müdürlüklerinde görev yapmaktadırlar. Banka şubelerinde müşteri temsilcisi, satış temsilcisi, gişe yetkilisi gibi kadrolar bulunurken genel müdürlüklerde avukat, müfettiş, bilgi işlem uzmanı gibi kadrolar bulunmaktadır. Banka şubeleri, müşteriyle direkt temasa geçilen ve bankacılık hizmetlerinin sunulduğu alanlardır. Banka şubeleri için bankanın görünen yüzü denilebilmektedir. Bu nedenle banka şubelerinde yer alan kadrolar, müşteriyle birebir iletişim kurmayı gerektirmektedir. Bankanın imajı açısından banka şubelerinin performansı oldukça önemlidir.

Türkiye’de Bankacılık Sektörü

Türkiye’de bankacılık faaliyetlerinin geçmişi Osmanlı İmparatorluğu zamanına dayanmaktadır. 1847 yılında kurulan İstanbul Bankası, ilk Osmanlı bankası olarak tarihe geçmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra ise, savaş sonrası ülke ekonomisini kalkındırmak amacıyla modern bankacılık sisteminde bankalar kurulmuştur. Bunlardan ilki ise 1924 yılında kurulan İş Bankası’dır. Osmanlı zamanlarında temeli atılan ve cumhuriyet sonrasında aktif olarak faaliyet gösteren Ziraat Bankası, çiftçilere kredi vererek tarımın gelişmesi ve ülke ekonomisinin iyileşmesi amacıyla ulusal arenada yerini almıştır.

1929 ekonomik krizinin etkisiyle ekonomide devletçilik ilkesinin benimsenmesi sonucunda Sümerbank, Etibank, Halkbank gibi büyük devlet bankaları kurulmuştur. 1939 sonrasında 2. Dünya Savaşı’nın etkisiyle ekonomide özelleşmeye gidilmiş ve bankacılık faaliyetlerinde özel sektör desteklenmiştir. Ancak özel sektör yeteri kadar güçlü olmadığı için Merkez Bankası özel bankalara destek olmuştur. Ekonomideki bu dengesizlik 1953 yılından sonra dış ticaret açığı, dış borçlar ve enflasyonun yükselmesine sebep olmuştur. Bu nedenle 1960’lı yıllarda birçok bankanın faaliyetine son verilmiştir. Bankacılık sektöründe uzun yıllar devam eden bu kaos, 1982 yılında ‘’bankerler krizi’’ olarak adlandırılan ekonomik krizle sonuçlanmıştır. 1985 yılında Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne yönelimin sağlanmasıyla kamu bankaları finanse edilmiş, 1989’da Türk lirasının diğer para birimlerine dönüştürülmesinin yolu açılmış, yabancı bankaların piyasaya girişi ve serbest faiz politikası Türk bankacılık tarihine girmiştir. Bu dönem serbestleşme ve dışa açılma dönemi olarak adlandırılmaktadır. 1990 sonrasında bireysel bankacılık gelişmiş, telefon bankacılığı ve internet bankacılığı ortaya çıkmıştır. 1999 yılında BDDK’nın kurulmasıyla bankaların denetim ve risk yönetim faaliyetlerinin üzerinde durulmuş, 2001 yılında ortaya çıkan ekonomik kriz sonrasında ise mali açıdan güçsüz olan çoğu banka TMSF’ye devredilmiş ve Türk bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmıştır. İlerleyen yıllarda teknolojinin gelişmesine paralel olarak mobil bankacılık ve dijital bankacılık faaliyetleri Türk bankacılık sektöründe önemli ilerlemeler kaydetmiştir.

2019 yılı itibariyle Türkiye’de Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank olmak üzere 3 adet kamu sermayeli banka, 9 adet özel sermayeli banka, 16 adet Türkiye’de kurulmuş yabancı sermayeli banka ve 5 adet Türkiye’de şube açan yabancı sermayeli banka bulunmaktadır. Bunun yanında 3 adet kamu sermayeli, 6 adet özel sermayeli, 4 adet yabancı sermayeli yatırım bankası ülkemizde aktif olarak faaliyet göstermektedir.

Dünyada Bankacılık Sektörü

Dünyada bankacılık sektörünün temelleri milattan önceki yıllarda atılmıştır. Bankacılığın ortaya çıktığı zamanlarda ticari faaliyetler takas yoluyla gerçekleştirilirken, Lidyalıların insanlık tarihine parayı getirmesiyle ticari işlemler finansal boyut kazanmış ve bankacılık gelişmeye başlamıştır. Sümerler zamanında gelişen bankacılık kavramı Antik Yunan döneminde şekillenmeye başlamıştır. Bankerlerin yüksek faiz alması sebebiyle her site devletinin kendi bünyesinde banka kurmaya başlaması üzerine devlet bankaları ortaya çıkmaya başlamış ve bankacılıkta denetim ön plana çıkmıştır. Yıllar boyu gelişimini sürdüren ve kendi içinde bir sistem oluşturmaya başlayan bankacılık sektörü, Rönesans döneminde büyük gelişme kaydetmiştir. 1637 yılında Venedik Bankası’nın kurulmasıyla modern bankacılığın temelleri atılmıştır. Çek, senet ve banknot kullanılmaya başlamıştır. Devamındaki yıllarda savaşların ülke bütçesini zorlaması sebebiyle İngiltere’de 1694 yılında İngiltere Bankası kurulmuştur. Bu banka dünya bankacılık tarihinin ilk merkez bankasıdır. 1900’lü yılların başında kurulan ABD Merkez Bankası (FED) global anlamda modern bankacılık sistemini oluşturmuştur. Bundan sonra devam eden yıllar boyunca bankaların sayısı artmış ve bankacılık sektörü sistemleşmeye başlamıştır. Artık bankaların çalışma prensipleri, kuralları ve belirli bir işleyiş sistemi oluşmuştur. 1929 ekonomik krizi ve 2. Dünya Savaşı sonrasında global ekonominin zarar görmesi sebebiyle dünya çapında kalkınma ve yatırım bankaları kurulmaya başlamıştır. 1970’lerde petrol krizinin patlak vermesiyle ülkeler gelirlerini bankalara yatırmış, Bretton Woods para sistemi yıkılmış ve dolar altına dönüştürülebilen tek para birimi olmaktan çıkmıştır. 1990’lı yıllara gelindiğinde dünya çapında dijital bankacılığın temelleri atılmış ve 2000’li yıllardan sonra gelişen teknolojiye paralel olarak dijital bankacılık her bankanın sahip olduğu bir sisteme dönüşmüştür. Ulusal bankaların yurtdışında şube açmasıyla banka sektörünün globalleşme süreci hız kazanmıştır. Günümüzde bankalar dünya çapında uluslararası faaliyet gösteren, internet üzerinden bankacılık hizmetleri sunan, bütün finansal işlemlerin gerçekleşmesini sağlayan önemli kurumlara dönüşmüşlerdir.

Bankacıların Görevleri

Bankalar, bünyesinde pek çok meslek dalını barındıran kuruluşlardır. Bankanın her bir fonksiyonu için ayrı departmanlara sahip olan bankalarda kadro çeşitliliği göze çarpmaktadır. Söz konusu kadrolarda çalışan bankacıların görev ve yetkileri bulundukları departmana göre farklılaşmıştır.

Banka sektörüne dair en bilinen kadrolardan biri olan satış temsilcisinin görevi bankanın ürün ve hizmetlerini müşteriye sunarak satışının gerçekleştirilmesidir. Banka satış temsilcileri banka şubelerinde ve zaman zaman sahada görev almaktadırlar. Bunun yanında mobil bankacılığın gelişmesiyle bankacılık hizmetlerinin satışını telefon üzerinden gerçekleştiren, çağrı merkezinde çalışan satış temsilcileri de vardır.

Banka müşteri temsilcileri, mevcut müşterilerin talep ve şikayetleriyle ilgilenmektedir. Müşterinin istek ve şikayetlerini analiz ederek en doğru hizmeti sunmaya çalışmaktadır. Ayrıca müşteri temsilcileri banka bünyesine yeni müşteriler katmayı ve bankanın müşteri portföyünü genişletmeyi hedeflemektedirler.

Gişe yetkilisi, bankaların en çok alım yaptığı kadrolar arasındadır. Fatura ödeme, para transferi, hesap açma gibi temel bankacılık faaliyetlerinin müşteriye sunulmasını sağlamaktadır.

Müfettiş yardımcısı ve müfettiş, banka personelinin denetiminden sorumludur. Bankanın işleyişine dair artı ve eksi noktaları raporlayarak daha kaliteli bir çalışma ortamının gelişmesini ve daha verimli hizmet sunulmasını sağlamaktadır.

Bankacılar arasında en bilinen kadroların görevleri kısaca bu şekildedir. Bu kadroların haricinde pek çok banka kadrosu bulunmaktadır. Her kadronun ortak görevi ise profesyonelce hizmet sunulmasını sağlamaktır. Özellikle müşteri temsilcisi, satış temsilcisi gibi pozisyonlarda çalışan bankacıların kuvvetli iletişim yeteneğine sahip olmaları ve enerjik görünmeleri gerekmektedir. Müşteriyle doğrudan iletişim kuran bu bankacıların dış görünüşlerine önem vermeleri, güler yüzlü olmaları ve müşteriyi iyi analiz edebilmeleri gerekir.

Bankaların Görevleri

Hesap açma işleminden büyük yatırımlara kadar bankaların görev alanı oldukça geniştir. Mevduat alıp kredi veren ve bu işlemler üzerinden aldığı faizle beslenen bankalar, bütün finansal faaliyetlerin gerçekleşmesini sağlayan kuruluşlardır.

Bankaların bilinen en temel görevi, paranın muhafaza edilmesini sağlamaktır. Bunun haricinde bankalar; para transferi yapma, ödeme gerçekleştirme, birikim ve yatırım yapma, nakdi ve gayrinakdi kredi işlemlerini gerçekleştirme, değerli belge ve eşya saklama gibi temel görevlere sahiptirler. Paranın transferini sağlayarak uluslararası düzeyde kaynakların el değiştirmesini sağlarlar. Bankaların bir diğer önemli görevi ise aracılık hizmeti sunmaktır. Aracı kurum olarak bankalar müşterilerden topladıkları fonları kredi talep eden müşterilere aktarırlar. Bankalar sadece fon toplayıp bunu kredilendirmede kullanmakla kalmazlar aynı zamanda kaydi para oluşturma yetkisine sahiptirler. Ülke ekonomisine yön veren bu görevin haricinde leasing, factoring, akreditif gibi destekleyici finansal işlemlerle global ekonomiye hareket katan ticari işlemleri gerçekleştirirler.

Klasik bankacılık sistemi arasında farklılaşan merkez bankası, diğer bankalardan farklı olarak işleyen ve farklı görevlere sahip bir kurumdur. Merkez bankasının temel görevi ülkedeki para ve kur politikalarını yönetmektir. Temel amacı ise fiyat istikrarını sağlamaktır. Merkez bankası, ülkenin finansal istikrarını sağlamak için para ve döviz piyasalarına dair düzenleyici önemler alabilmektedir ve para basma yetkisine sahiptir. Döviz kuru rejimini belirleyen Merkez Bankası, ülkedeki bütün altın ve döviz rezervlerinin muhafazasından sorumludur. Gördüğünüz gibi bütün bankaların görevleri incelendiğinde Merkez Bankası’nın görev ve yetkileri farklılaştığı için ayrı olarak incelenmelidir.

Bankaların görevleri, kendi içerisindeki departmanlara göre farklılaşsa da temel olarak aynıdır. Müşteri profiline göre özelleştirilmiş kurumsal, ticari, bireysel bankacılık gibi alanlarda da bankaların görevleri aynıdır sadece sunulan hizmet tipi farklılaşmaktadır.