Ticari Firmalar ve Kredi Kullanımı

Bankacılık sektörünün aktif yapısının büyük bir çoğunluğunu krediler oluşturmaktadır. Verilen krediler, bankalar için risk unsuru taşımaktadır. Bu nedenle ticari firmalar kredi kullanımı yapacakken bankalar bu talepleri büyük bir titizlik ile incelemektedir.

Temin edilen kaynak, borçlanma katsayısı yetersiz olan ya da borç ödeme potansiyeli düşük olan firmalara verildiği takdirde, bankanın nakit akış dengesi ve aktif varlığının kalitesi risk altına girmektedir. Dolayısı ile nakit akışında bozulma ve aktif varlığın kalitesinde ise düşüş meydana gelmektedir. Bu konu hem yurt içerisinde hem de yurt dışında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, yatırımcılar, banka ve finans kuruluşları açısından hassas davranılan alanlardan biridir. Çünkü bankanın imajını arttıran en önemli kriter, ticari firmalar için oluşturduğu kredi ürünleri ve bu kredilerin düşük orana sahip olmasıdır. Bu oran bankalar tarafından etkin bir şekilde yapılan “kredi analizi” ile çözümlenmektedir.

Ülkemizde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Kamuoyunu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden, farklı sektörlerde yer alan kurum ve kuruluşlar, işletme ve şirketler için temin edilen krediler yayımlanmaktadır. Kredi tahsis süreçleri ile ilgili olarak sektörel veriler, varlık ve finansal analizler, istihbarat vb. gibi veriler paylaşılmaktadır. Bu paylaşımlarda bankaların aktif kalitesi de değerlendirilmektedir. Bir firma mali yönden ne kadar güçlü ise o kadar çok kredilendirilebilmektedir.

Bir firmaya yönelik etkin bir kredi analizinin yapılması, öncelikle bankanın sistemsel olarak yapacağı kredi talep değerlendirmesi ile başlar. Bu değerlendirmede kredi limiti ve limit üzerindeki ödeme derecesi bankanın kredi tahsis ekipleri tarafından hızlı bir şekilde değerlendirilir. Kredi limiti ve ödeme derecesi uygun olan firmalar ile bankalar arasında “stratejik ortaklık” süreci başlar. Dolayısıyla banka, aktif varlığına ve kredi verebilme kalitesine uygun olan firmalar ile bu ortaklıkta yer almak ister.

Ticari Firmalar Hangi Kredi Türlerini Kullanabilir?

Ticari firmalar kredi kullanmak istediğinde bankaların çeşitli ürün ve hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Genel bir gruplandırma yapılması gerekir ise bu kredi türleri; nakdi ve gayri nakdi olmak üzere ikiye ayrılacaktır. Nakdi krediler, ticari firma sahibine direkt olarak elden nakit bir şekilde sunulan kredi anlamına gelmektedir. İşletme sahipleri bu krediyi tercih ettiğinde vade süresi ile birlikte anaparayı ve faizi geri ödemek zorundadır.  Gayri nakdi krediler ise anlaşma koşullarına bağlı olarak taahhüdü yerine getireceğine söz veren işletme sahibine karşılık bankaların işletme sahibine taahhütte bulunması anlamına gelmektedir.

  • Nakdi Kredi Çeşitleri: Rotatif kredi, spot kredi, iskonto kredi, nakit yönetimi kredisi, taksitli krediler, döviz kredileri, yatırım kredileri, overnight kredi, ekonomi değer kredisi vb.
  • Gayri Nakdi Kredi Çeşitleri: Teminat mektupları, referans mektupları, harici garanti mektupları, akreditifler vb.

Ticari firma sahipleri kredi kullanmak istediğinde genellikle nakdi kredilere başvuru yapmaktadır. İşletmelerin büyümesi, gelişmesi ve faaliyetlerini devam ettirebilmesi için finansman desteğine ihtiyaç duyulabilmektedir. Fakat burada bilinmesi gereken nokta bankaların her ticari belge sahibi olan kişiye kredi imkanı vermediğidir. Bir işletme sahibinin bankadan kredi temin edebilmesi için dönemsel finansal raporlamalarında güvenilir görünmesi gerekir. Bu raporlar işletmenin kredibilitesinin ölçülmesini sağlar. Bu ölçüm bankaya kredi ödeme gücü ve kredi tutarı hakkında detaylı bilgiler verir.

Ticari Firmalar Kredi Kullanımında Hangi Sorunlar ile Karşılaşır?

Ticari firmalar kredi kullanımına ihtiyaç duyduğunda çeşitli sorunlarla karşılaşabilmektedir. Bu sorunlara değinmeden önce ticari krediler ile bireysel krediler arasındaki farkı bilmek gerekir. Ticari krediler ve bireysel krediler her bankada farklılık göstermektedir. Bir işletme sahibi bireysel kredi kullanabileceği gibi ticari kredi de kullanma hakkına sahiptir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta işletmenin varlığını ön planda tutmak ve doğru banka ile stratejik ortaklık oluşturmaktır.

Bankacılık ve finans sektöründe piyasa dengeleri sürekli olarak değişmektedir. Dolayısı ile bankaların sahip olduğu ürün ve hizmetler, kredi faiz oranları ve limitleri bu değişimlerden ilk etkilenen gruplar arasındadır. Kredi faiz oranları piyasaların durumuna göre düşüş ve yükseliş yaşayabildiği gibi, kredi tahsis süreçleri de piyasa koşullarına göre değişmektedir. Kredi ödeme planları, taksit ve ürün seçimleri, bulunulan dönem içerisinde işletme sahipleri tarafından doğru bir şekilde değerlendirilmelidir.

Nitekim, ticari firma sahiplerinin kredi kullanımında karşılaşmış olduğu ilk problem piyasa ve sektör koşullarıdır. Bankalar kredi limitini, geri ödeme planını ve doğru müşteriye doğru ürünü verebilmek adına piyasa ve sektör koşullarına dikkat etmektedir. Kredi tahsis süreci de tamamen bu koşullara bağlıdır. Bir diğer husus, ticari firmanın karakteridir. Her ticari firmanın bir karakteri vardır. Bankalar bu karakterin borcunu ödeyebilme potansiyeline yönelik kısmı ile ilgilenmektedir. Eğer bir işletme ödeme karakteri bakımından yüksek bir potansiyel izliyor ise bankalar piyasa ve sektör koşullarını geri planda bırakarak müşterisine uygun krediyi ve kredi limitini sunabilmektedir. Ticari ahlak analizi ve ticari kredi notu bu alanda oldukça önemlidir.

Ticari karakter ile birlikte bankaya kredi talebinde sunulan bilgilerde şeffaflık ve dürüstlük aranmaktadır. Her ne kadar firma belirli teminatlar ve taahhütler doğrultusunda kredi almayı kabul etse de, banka işletmeyi dair kapsamlı bir araştırma yapmaktadır. Kredi batma riskinin minimize edilmesi önemlidir. Bu bilgiler gizlilik politikaları çerçevesinde toplanmaktadır. Bu sürece de istihbarat süreci denmektedir.

Karşılaşılan Sorunlarla İlgili Çözüm Yolları

Ticari firmalar kredi kullanımı karşısında karşılaştığı bu problemlerle ilgili olarak çözüm yolları arayışına girebilmektedir. Özellikle yeni kurulan ve düşük sermaye sahibi olan işletmeler, bankalardan kredi talebinde bulunurken zorluklar yaşamaktadır. Bu sorunların ve zorlukların ortadan kaldırılabilmesindeki ilk çözüm yolu, işletme sahibinin bir kefil ya da referans aracılığı ile bankaya başvuruda bulunmasıdır.

Kefil ya da referans aracılığıyla bankaya yönelik ticari kredi başvurusu yapmak, firmanın güncel yapısı hakkında bankaya “güvenilir” olduğunu göstermesinin ilk yollarından biridir. Düşük sermayeli veya henüz bir ticari itibara sahip olmayan firmalar, bu yöntem ile ticari karakterlerini beklenen düzeye getirebilmektedir.

Piyasa ve sektör koşulları işletme sahipleri tarafından gün ve gün takip edilmesi gereken noktalardır. Bu koşullar sırasında işletme sahipleri, piyasa ve sektörlerin en düşük ya da en iyi durumlarda olduğu alanlarda bankalara kredi başvurusunda bulunmalıdır. Örneğin, son zamanlarda yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle özellikle kamu bankaları, işletme sahipleri için finansman destekleri oluşturmaktadır. İşletmesini büyütmek isteyen kişiler bu dönemde başvuru yaptığında, ayrıcalıklı bir şekilde krediden faydalanabilmektedir.

Dönemsel faaliyet raporları içerisinde herhangi bir oynama, veriyi fazla ya da düşük gösterme işlemi yapılmamalıdır. Bankalar bu raporları detaylı bir şekilde incelemektedir. Her bankanın mutlaka birlikte çalışmış olduğu bir denetçi bulunmaktadır. Denetçiler, faaliyet raporlarında yer alan bilgi hatalarını direkt olarak fark edebilmektedir. Bu sorunu ortadan kaldırmanın en iyi yolu, kredi başvurusu yapılmadan önce dönemsel faaliyet raporlarının kontrol edilmesi, eksik ya da hatalı bilgilerin düzeltilmesidir.