Tutku Acılardan Besleniyorsa İş Hayatındaki Tutkuyu Takip Etmek Doğru mudur?

“Bir şeyleri başarmak daima beraberinde mutluluğu getirir” algısı ile hedeflerimize yaklaştığımızın ne kadar farkındayız? İş yaşamına dair verilen pek çok öğüdün içerisinde bunu görebilirsiniz.

“Başarı, mutluluğun anahtarıdır.”

“Başarmak ve mutlu olmak eş anlamlı kelimelerdir.”

“Başaranlar, mutlu olanlardır.”

Aynı zamanda başarılı olmayı, tutkulu olmaya da bağlarlar. Kendi tutkunuzu bulmanın ve tutkularınızın peşinden gitmenin başarıya ulaşma konusunda bir harita oluşturacağını söylerler. Peki bu ne kadar doğru?

“Patior”

Tutkularımızın bizi kimi zaman yönettiğini kabul etmek gerekir fakat burada unutulmaması gereken nokta, tutkunun acıdan beslendiğidir. Kelime kökeni bakımından tutku, Latince’de “Patior” yani, “acı” demektir. Tutkunuz her ne olursa olsun, acılarınız doğrultusunda oluşan istekler ve yol haritası, tutkularınızı temsil eder.

Bu ifadeye baktığınızda kendinizi kandırılmış gibi hissedebilirsiniz. Bir manzaranın aslında gerçek olmadığının farkına vardığınız an, bu andır. Daha önce okuduğunuz kitaplar, anlatılanlar sizlere yalan mı söylüyordu? Bir işi yapmak istiyorsunuz fakat işi başaramama ihtimalini düşünüyor musunuz? Cevabınız “hayır” ise tutkulu olmadığınızın bir kanıtı! Çünkü tutkulu olmak demek, başarılı olmayı hayal etmek demek değildir. Tutku, “Başarılı olamasam da istiyorum” diyebilmektir.

Tutkunu Takip Et Mottosu

Temelden başlamak gerekirse, iş yaşamında belli bir noktaya gelen herkesin “Tutkunu takip et” dediğini görebilirsiniz. Bu sözün adeta bir motto haline gelmiş olması, insanların şu bakış açısına sahip olmasına neden oluyor; “Tutkum yok, bu işe de gerek yok.”

Gün içerisinde, her gün sevmediğiniz, istemediğiniz ya da gerçekleştiremediğiniz pek çok olayın içerisinde yer alıyorsunuz. Peki bunları yaparken tutkunuz yok muydu? Vardı. O halde neden yaptınız? Tutkunuzu sürdürmek isterken size acı veren şeylere katlandınız. Neden?

Tam da bu noktada keşfetmeniz gereken bir nokta çıkıyor: değeriniz. Değerinizi biliyor musunuz? Her insanın yaşam içerisinde bir değeri vardır. “Neden?” demeden önce bu değeri keşfetmeniz gerekiyor. Ünlü yazar Simon Sinek’in “Neden ile Başla” kitabında da bu durum, neye bakmamız gerektiğinden önce nedeni bulmamızı ve neden olarak kendimizi görmemiz gerektiğini ifade ederek açıklanıyor.

Yani, değerinizi öğrenmek ya da tutkularınızı keşfetmek için başarısızlığa neden olabilecek özelliklerinizi keşfederek işe başlamanız gerekiyor. Çünkü tutkularınız, kendinizde saklı!

Öz Yeterlilik

Kendinizi gerçekten tanıyor musunuz? Bu soruya genel olarak “Evet” cevabı verildiğini duyabilirsiniz. O zaman bir de kendinize şu soruyu yöneltmelisiniz; “Kendimi bu kadar iyi tanıdığıma göre neden başarısız oluyorum?”

Bu noktada karşınıza “öz yeterlilik” kavramı çıkacaktır. Öz yeterlilik kavramı, başarılı ya da başarısız olmak namına yeteneklerimize ve kendimize duyduğumuz “inancı” belirtir. O zaman sıralama yapmak gerekirse karşımıza şöyle bir tablo çıkacaktır:

  1. Kendimizde bulunan yetenek ve becerileri tespit etmek
  2. Bu yetenek ve becerilerdeki gücümüze, kendimize inanmak
  3. Değerinizi bilmek
  4. Tutkumuzu keşfetmek
  5. İş hayatında başarılı olmak

Bu durumda unutmamanız gereken nokta, kendiniz. Attığınız her adımdan, kaçtığınız her andan, iş hayatında başarılı ya da başarısız olduğunuz her andan sizden başkası sorumlu tutulamaz. Değerinizi bilmek, tutkularınızın bir anahtarı olacak ve başarı kilidinin bir basamağını açacaksa, korkularınızdan tatmin olmayı da bilmeli, tutkularınızı başkaları mutlu/mutsuz olacak diye köreltmemelisiniz.