Varlık Yönetim Şirketleri Borcu Devralırsa Ne Olur?

Varlık Yönetim Şirketleri Borcu Devralırsa Ne Olur?

Varlık Yönetim Şirketleri Borcu Devralırsa Ne Olur? – Basit takaslardan doğan ekonomi, insanların ihtiyaçlarını karşılamaları için gelir elde etmeleri ve harcama yapmaları temeline dayanmaktadır. Ancak bu döngü yalnızca insanlara özgü değildir.

Varlık Yönetim Şirketleri Borcu

Günümüzde şirketler, kurumlar ve kuruluşlar, devletler de harcamalar yapmaktadır ve her yapılanmanın kendine ait bir bütçesi bulunmaktadır. Kimi zaman yapılan harcamaların ödemelerinde maddi zorluklar yaşanmakta, elde edilen gelir giderleri karşılamaya yetmemektedir. Bu durumda borç almak sıklıkla başvurulan bir eylemdir. Günümüz finansal hayatında özellikle bireyler ve şirketler, bankalar başta olmak üzere finansal kuruluşlardan banka kredisi gibi hizmetlerle borç almaktadırlar. Borcun ödemesinin gecikmesi durumunda ise borcu yeniden yapılandırma ve tahsil etme noktasında varlık yönetim şirketleri devreye girmektedir.

Varlık Yönetim Şirketleri

Bankalar başta olmak üzere finansal kuruluşlar, müşterilerine finansal hizmetler sunmaktadırlar. Söz konusu finansal hizmetler nakit sıkıntısı yaşayan kişilere banka kredisi, nakit kullanımına alternatif olarak kredi kartı, büyük şirketler için proje finansmanı gibi çeşitli şekillerde sunulabilmektedir. Müşterinin finansal kuruluşa borçlanmasına sebep olan bu hizmetlerin karşılığını, yapılan ödeme planına sadık kalarak zamanında borcu ödemek oldukça önemlidir. Ancak kimi zaman ödeme konusunda sıkıntılar yaşanmakta ve ödemeler gecikmektedir. Bu durumda ödemesi yapılmayan borçların tahsil edilmesi, gerektiğinde borç planının yeniden yapılandırılması için varlık yönetim şirketleri faaliyette bulunmaktadırlar. Tüzel kişiliğe sahip olan bu şirketler, yalnızca bankalara değil bütün finansal kuruluşlara yönelik ortaya çıkan borçları devralmaktadırlar. Devralınan borçları müşterinin ödeyebileceği şekilde yeniden yapılandırarak borcu tahsil ve takip etmek şirketin esas faaliyetidir. Bu süreçte VYŞ, müşteri yoğunluğu göz önüne alındığında kredi veren finansal kuruluşlara kıyasla daha ilgilidir ve tahsilat sürecini daha titiz bir şekilde yönetmektedir.

Borç Devrinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bankalar ve diğer finansal kuruluşlar, müşterilerine sundukları finansal hizmetlerin karşılığını alamadıklarında yani alacaklarını tahsil edemediklerinde varlık yönetim şirketleri devreye girmektedir. Bu şirketler, tahsil edilemeyen borçların yasal takibini gerçekleştirip gerektiğinde borcu yapılandırarak ödemelerin gerçekleşmesini görev edinmektedirler. Bunun için de finansal kuruluşların mevcut müşteri borçlarını söz konusu şirketlere devretmeleri gerekmektedir. Borç devrinde bazı hususlara dikkat edilmelidir. Finansal kuruluş, VYŞ ile yaptığı temlik sözleşmeleri kapsamında kredi borcu devrini gerçekleştirmekte ve bu da finansal kuruluş ile yaptığınız kredi sözleşmelerinde yer almaktadır. Bu nedenle borcun VYŞ’ye devri noktasında şahsi bir itiraz hakkı bulunmamaktadır. Devirden sonra banka ile borçlu arasında herhangi bir yasal bağ kalmamaktadır, artık bütün süreç borçlu ile şirket arasında ilerlemektedir.

İşte bu noktada VYŞ, borçlu ile direkt iletişime geçmektedir. Bu nedenle borç devrinin şartlarını bilmek gerekir. Öncelikle devredilecek borcun tahsilinin yaklaşık 2 yıl boyunca gecikmesi, borcun ödenememesi gerekmektedir. Banka veya diğer finansal kuruluşlar bu durumda kredi anaparasının %30’u karşılığında borcu varlık yönetim şirketlerine devretmektedirler. Borç miktarının düşük oranda tutulması ve şirketlerin başka bir gelir kaynağının olmaması nedeniyle faiz silme veya 36 ay vade seçenekleri sunularak borçların tahsilatı gerçekleştirilmektedir. Bunlar sık başvurulan yöntemler olsa da her şirketin politikası farklı olduğu için izlenecek tahsilat stratejileri de değişmektedir. 2 yıl gibi uzun bir süre boyunca ödenemeyen, haczedilemeyen bu borçlar tahsil edilemediği takdirde söz konusu şirketler tarafından haczedilmektedir.

Varlık Yönetim Şirketleri Neden Borcu Devralır?

Banka ve diğer finansal kuruluşların, kredi mantığında sundukları finansal hizmetler karşılığında müşteri kuruluşa borçlanmaktadır. Bu borç, belirli taksitler halinde ve bir ödeme planı dahilinde geri ödenmelidir ancak yaşanan maddi sıkıntılar kimi zaman borçların ödenmesini engellemektedir. Bu durumda ödenemeyen borçlar yasal takip sürecine girmektedir. Finansal kuruluş 2 yıl boyunca borçludan alacağını tahsil etmeye çalışır. Ancak bu süreçte kuruluşun bilançosuna yasal takip sürecine giren alacaklar negatif olarak yansımaktadır. Alacakların tahsil edilememesi ve yasal takip süreci kuruluş için ek maliyetlere sebep olmaktadır. Bu süreci en kısa sürede çözüme kavuşturmak için kuruluş haciz veya diğer yollarla tahsilat sürecine yeni bir yön vermeye çalışmaktadır. Buna rağmen tahsil edilemeyen borçlar finansal kuruluşun bilançosuna batık olarak yansımaktadır. Söz konusu süreç, pek çok banka ve finansal kuruluşun karşılaşmak istemediği negatif bir süreçtir bu nedenle varlık yönetim şirketlerine borcun devredilmesi tercih edilmektedir.