İş hayatında pek çok teorinin ve kuralın olduğunu söylemek gerekir. Bu teori ve kurallar, iş yaşamındaki arayış içerisinde olduğunuz mutluluğu, huzuru, yüksek performansı, verimliliği ve üretkenliği bulmanızı sağlar. O kurallardan biri de “80/20 Kuralı” olarak yer alır. Çok çaba, efor sarf etmeden kısa zamanda iş yerinin aranan yüzü ya da en zengini, en başarılı girişimcisi veya ayın elemanı gibi bir sıfata sahip olmak istiyorsanız, uygulayabileceğiniz metotlardan biri!
Hayatın büyük bir çoğunluğu herhangi bir yerde mutluluğu aramakla geçer. Bu iş yaşamınızda, ev ortamınızda, arkadaşlarınızla kurduğunuz ilişkilerde ya da eşinizle birlikte gittiğiniz tatilde karşınıza çıkan bir durumdur. İnsan, mutlu olmak ister, nerede olursa olsun… İşte iş yaşamındaki o mutluluğu sağlamak için de bazı püf noktaları öğrenmek gerekir. Çeşitli yöntemlerle iş hayatındaki mutluluğu ve huzuru sağlamak mümkündür.
İş hayatı, günün büyük bir bölümünü kapladığı için bu durumdan rahatsız oluyor olabilirsiniz. Gününüzün büyük bir bölümünü iş yaşamına ayırmak istemiyor ya da çok fazla çaba harcamadan kolay bir şekilde kariyer basamaklarında ilerlemek istiyorsanız, tanışmanız gereken bir kural var: 80/20 Kuralı!
Asıl İsmi: Pareto İlkesi
1906 yılında İtalyan ekonomist ve sosyolog Vilfredo Pareto tarafından bulunan bu ilke, mucidinin soyadıyla bilinmektedir ve aslen “Pareto İlkesi” denmektedir. İtalya’nın gelir dağılımını inceleyen Vilfredo, ülke içerisindeki zenginliğin yüzde 80’nin nüfusun yüzde 20’sine ait olduğunu keşfetmiştir. Diğer ülkelere baktığında da durumun aynı olduğunu gören Vilfredo, zenginliğin yalnızca ülkedeki çok küçük bir kısma ait olduğunu görmüştür.
Günümüzde de bu durum halen daha devam etmektedir. Çevrenize baktığınızda ya da ülke ekonomilerini incelediğinizde yalnızca çok küçük bir kısmın zengin ve bu kısmın yaklaşık olarak yüzde 20’lik bir orana sahip olduğunu görebilirsiniz. Bunun temel sebebi de gelirin adaletsiz bir şekilde dağıtılıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Milyonlarca, hatta milyarlarca insan açken, çok az bir nüfusun zengin olması ve zenginliğini paylaşmaması, ülkelerin ekonomik düzenini bu hale getirmiştir.
Vilfrede, bu durumun bir tek ekonomi alanında görülmediğini de fark edince araştırmasını ve çalışmalarını genişletmiştir. İnsanların bulunduğu her ortamda bu düzenin olduğunu görmüştür. Günümüzde ise bu kuralı en çok uygulayan kurumlar arasında markalar, işletmeler ve girişimciler olduğu belirtilmektedir. Kuralın temelinde de şu yatmaktadır, “Müşterilerin yüzde 20’si, şirketin/markanın/ürünün/hizmetin elde ettiği cironun yüzde 80’ini oluşturur”.
Yani, bir işletme ayakta kalmak istiyorsa yüzde 20 oranında bir müşteriyi elinde tutması yeterli oluyor. Yüzde 20’lik bir müşteri kitlesi, cironun yüzde 80’ini karşılayabiliyor ve bu da işletmenin ayakta kalması için yeterli bir oran olarak görülüyor!
Çok Daha Az ile Çok Daha Fazlası
Kuralı şöyle bir örnekle açıklamak daha doğru oluyor, dolabınızdaki giysilerin yüzde kaçını kullanıyor ve bu kullanımı zamanınıza yayıyorsunuz? Günlük yaşantınız içerisinde kıyafetlerinizin yalnızca yüzde 20’sini kullanıyor ve bu kullanım hayatınızdaki zaman diliminin yüzde 80’ini karşılıyor. Yani, az kıyafete sahip olarak, yaşayabilirsiniz. Çok daha az kıyafete sahip olmanız, eksiklik hissetmenize neden olmaz. Belki de bu konuda minimalizm de karşınıza çıkabilir.
Buzdolabınızda domatesin az olması, patatesten yemek yapamayacağınızı göstermez mesela ya da deterjanınızın olmaması sıvı sabun ile çamaşır yıkayamayacağınızı da… Bu durumu iş yaşamına yorumlamak gerekirse de şunu yapmak gerekiyor, performansınızı en yüksek seviyeye çıkarmak istiyorsanız, gelirinizin bir kısmını hizmet ya da ürünlere odaklamalısınız.
Yapacağınız işin yalnızca yüzde 20’sine odaklanırsanız, elde edeceğiniz gelirin yüzde 80’ini karşılayabilirsiniz. Örneğin, etkili iletişim yetenekleriniz çok iyi ve satış performansınız da oldukça başarılı. Kendinizi satış yapmaya odaklarsanız ve pazarlama alanını saf dışı bırakırsanız, elde edeceğiniz satış oranları ile yaptığınız işte yine başarılı olabilir ve gelir sağlayabilirsiniz.
Bu durum aynı zamanda omuzlarınızda yük olan sorumluluk ve görevleri de azaltmanızı, performansınızı tek ya da birkaç noktaya odaklayarak en yüksek verimliliği ve karı elde etmenizi sağlar. Çok yorulmadan yine aynı maaşla ödüllendirilmenizi de…