Finansal piyasaları öğrenmeden önce “finansal sistem” hakkında bilgi edinmek gerekir. Çünkü piyasalar bu sisteme bağlı olarak işlem görmektedir. En basit tanımıyla finansal sistemi açıklamak gerekirse fazlada fon sahibi olan kişilerin ya da kurumların, fazlalık olan bu fonları ihtiyacı olan kişilere ya da kurumlara piyasa üzerinden aktarmalarını sağlayan yapıdır. Bu aynı zamanda bir yatırım yapma aracıdır. Fon fazlası olan kişiler birikimlerini yatırım olarak kullanmak istediğinde finansal piyasaları kullanarak kişilere, şirketlere ya da devlete aktarabilmektedir.
Finansal sistemdeki piyasalar sayesinde fon sahiplerinin birikimi yatırıma dönüşüp kazanç sağlarken yatırımlar da üretim ve istihdam sağlamış olur. Fon arz eden ve fon talep eden kişilerin ya da kurumların hisse senedi, tahvil ve döviz gibi finansal varlıklar üzerinden işlem yapması da mümkündür. Buradan da yola çıkarak finansal piyasaların tanımı en basit haliyle şu şekilde olacaktır; fonların, fon fazlası olandan fon eksiği olan kişilere ya da kurumlara aktarılmasını sağlayan finansal araç.
Finansal piyasalar vade bakımından incelendiğinde para piyasaları ve sermaye piyasaları olarak ikiye ayrılmaktadır. Para piyasaları kısa süreli fon arzını ve talebini gerçekleştirmektedir. Finansal piyasalar içerisinde ve iktisada göre kısa süreli vade söz konusu olduğunda vade süresi 1 yıl ya da 1 yıldan daha az sürelidir. Uzun süreli vade ise 1 yıldan daha uzun sürelidir. Sermaye piyasaları uzun vadelidir. Finansal piyasaların düşük işlem maliyetine sahip olması ve etkin piyasa hipotezine dayanan fiyatlar ile değerlenmesi, piyasanın avantajları olarak görülmektedir. Pek çok yatırımcı düşük maliyetli işlem sebebiyle bu piyasalar içerisinde yatırım yapmaktadır. Bu piyasaların günümüzde oldukça gelişmiş olması ve likidite oranını arttırmak amacıyla sürekli olarak gelişim ve yenilik halinde olması da tercih edilme sebepleri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda bu piyasaların bir diğer tercih edilme sebebi de hem genel piyasaların (emtianın işlem gördüğü) hem de özel piyasaların (sadece bir emtianın işlem gördüğü) yer almasıdır.
Bilinçli bir yatırımcı olmak için finansal piyasaları öğrenmek ve bu piyasa araçları hakkında bilgi edinmek gerekir. Söz konusu yatırım yapmak olduğunda en güvenilir piyasa aracı olarak görülen finansal piyasalar, etkileşim ve iletişim açısından da belli kurallar doğrultusunda ve belirli denetim kuruluşları gözetiminde olduğu için oldukça güvenilirdir. Peki finansal piyasalar içerisinde hangi piyasalar vardır? Finansal piyasalar içerisindeki piyasalar ve özellikleri en basit şekilde aşağıdaki gibidir:
- Borç Piyasası: Borcu bulanan kişi ya da kurumun borçlanma aracını elinde bulunduran kişi ya da kuruma belli bir vade süresi boyunca belirli aralıklarla faiz ödemesi yapması ve vade sonucunda anaparanın geri ödeneceği gösteren finansal araçların gösterildiği piyasalardır. Örneğin yatırımcılardan vadeli olarak alınan krediler bu piyasaya dahildir.
- Ortaklık Piyasası: Ortaklık piyasası, ortaklık dahilinde elinde ortaklığı bulunduran kişiye yönelik belli dönem aralıklarla kar payı ödenmesini sağlayan piyasadır. Örnek verilecek olursa hisse senetleri en iyi örneklerden biridir.
- Birincil Piyasa: Menkul kıymetlerin ilk alıcısına satıldığı piyasadır.
- İkincil Piyasa: Daha önce ilk alıcısına satılan bir menkul kıymetin başka bir alıcıdan alındığı ya da satıldığı piyasadır. BİST piyasası ikincil piyasalara en iyi örnektir.
- Borsa Piyasaları: Menkul kıymetlerin alıcı, satıcı ya da brokerler tarafından alım ve satım işlemlerinin gerçekleştirildiği piyasalardır. Örneğin; Tahvil ve Bono Piyasası
- Tezgah Üstü Piyasalar: Menkul kıymetlerin borsa dışında alınıp satıldığı piyasalardır. Örneğin; Serbest Döviz Piyasası
- Spot Piyasası: Menkul kıymetler satış işleminde teslim ve ödeme hemen gerçekleşiyor ise bu spot piyasasıdır.
- Vadeli Piyasalar: Menkul kıymetler gelecekteki bir tarihe yönelik satılır fakat ödeme bugünün tarihi ile anlaşılarak yapılır.
- Para Piyasası: Vadesi bir yıldan az olan menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasadır. Örneğin; hazine bonosu ya da bankacılık ürünleri.
- Sermaye Piyasası: Vadesi bir yıldan fazla olan menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasadır. Örneğin; ortaklık etkileşimi veya türev ürünlerin satılması.
Para piyasası ve sermaye piyasası arasındaki en temel fark, para piyasasında yapılan işlemlerde bir taraf borçlu bir taraf alacaklı olmaktadır. Dolayısıyla yapılan işlemlerde borç ve alacak ilişkisi vardır. Sermaye piyasasında ise taraflar ortaktır ve yapılan işlemler sonucunda ortaklık ilişkisi doğmaktadır.
Reel Piyasa Nedir?
Ulusal ekonomi finansal ve reel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Reel piyasalar reel kesimi, finansal piyasalar ise finansal kesimi etkilemektedir. Finansal piyasalar ve kesimin, reel piyasa ve kesim üzerinde etkisi bulunmaktadır. Makro ekonomik ilişkiler söz konusu olduğunda reel ve finansal piyasalar birbirinin rakibi değildir. Tam aksine birbiri için tamamlayıcı piyasalar olmaktadır.
Reel piyasalar için reel sektör kavramını öğrenmek gerekir. Reel sektör; ülke içerisindeki tarım, sanayi ve hizmetlerin üretici ve tüketici konumunda olan ana sektörleri temsil eden kesime verilen addır. Reel kesim tarafından gerçekleştirilen üretimler ve tüketimler tasarruf olarak finansal kesim tarafından toplanmaktadır. Toplanan tasarruflar tekrardan reel kesime kullandırılmaktadır. Dolayısıyla ortaya reel piyasa faktörü çıkmaktadır.
Piyasalar arz ve talebin yaşandığı ortamlardır. Reel piyasalarda tüketiciler herhangi bir ihtiyaçlarını gidermek amacıyla mal ve hizmetleri alıp satmaktadır. Dolayısıyla reel piyasa içerisine mal ve hizmet piyasası dahil olmaktadır. Ek olarak hizmetlerin üretimlerinde kullanılmakta olan üretim faktörleri de (doğal kaynaklar, emek, sermaye ve girişimcilik ) piyasada yer almaktadır. Finansal piyasalar ise reel piyasaların parasal yönünü oluşturduğu için iki piyasa birbirini tamamlamaktadır. Yani finansal piyasa başarılı olmadığı takdirde reel piyasanın kazançlı olması mümkün değildir. Eğer finansal piyasadaki yatırımcılar ellerindeki fonları etkin bir şekilde kullanmaz, yatırım yapmak yerine tasarruf payı olarak ayırmaya kalkarsa reel kesimdeki kişilerin ya da kurumların yer aldığı reel piyasada dalgalanmalar ve ani düşüşler meydana gelecektir. Bu da ülke içerisindeki üretimin, hizmetlerin ve mal alım ve satımların azalmasına neden olacaktır.
Sermaye Piyasası Nedir?
Orta ve uzun vadeli fonların piyasa içerisinde arz ve talebe yönelik menkul değerlerin alım ve satım işlemlerinin gerçekleştiği piyasaya “Sermaye Piyasası” denmektedir. Bu piyasanın temel özelliği vadedir. Para piyasasından da bu konuda ayrılmaktadır. Para piyasalarında vade bir yıl ve bir yıldan daha az olmaktadır. Oysa sermaye piyasalarında vade bir yılı aşan vadeleri kapsamaktadır.
Sermaye piyasası uzun vadeli yatırımları konu alırken aynı zamanda bu piyasaların “sabit yatırım” olmasıyla da para piyasasından ayrılmaktadır. Yatırımlar süreklilik göstermektedir. Bu durum para piyasasında tam tersi şekildedir. Yatırımlar geçicidir, süreklilik göstermemektedir ya da dönemsel nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaktadır. Sermaye piyasasındaki yatırımlar bireysel ve kamusal tasarruflardan da oluşmaktadır. Para piyasasındaki kaynaklar ise vadeli ve vadesiz mevduatlardan gelmektedir. Bu iki temel özellikle sermaye piyasası para piyasasından ayrılmaktadır.
Sermaye piyasasının özelliklerine değinmek gerekirse, risk ve faiz oranı oldukça yüksektir. Çünkü bu piyasadaki vadeler uzundur. Uzun vade daima risk teşkil etmektedir. Faiz oranı da vadenin uzun olması sebebiyle yüksek olmaktadır. Bu piyasanın etkin bir şekilde işleyiş gösterebilmesi için ülke içerisindeki ekonomik koşulların etkin bir şekilde yönetilmesi gerekir. Tasarruf düzeyi ne kadar yüksek olursa, sermaye piyasası da o kadar dengeli pozisyona geçecektir. Daima özel ve kamu işletmelerinin uzun süreli fonlara ihtiyaç duyduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Menkul değerlere yatırım yapılmasında uygun ortam bulunmalıdır. Bu koşullar doğrultusunda sermaye piyasası dengeli bir şekilde işleyecektir.
Sermaye piyasasında yer alan araçlar; hisse senetleri ve tahvillerdir. Bu araçlar menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçları olarak da ikiye ayrılarak tanımlanabilir. Sermaye piyasasındaki menkul kıymetler, ortaklık ya da alacaklılık göstermektedir. Belli bir tutarı temsil etmektedir ve yatırım aracı olarak kullanılabilmektedir. Dönemsel olarak gelir getirmekte, seri halinde çıkarılabilmekte ve SPK tarafından belirlenen kıymetli evraklar olarak yer almaktadır. Piyasadaki araçları tanımlamak gerekirse aşağıdaki gibi olacaktır:
- Hisse Senetleri: Anonim ortaklık koşullarında ihraç edilen ve anonim ortaklığın sermaye payını gösteren kıymetli evraklardır. Sermayesi paylara bölünen komandit şirketler de hisse senedi ihraç edebilmektedir fakat halka arz yoluyla hiçbir şekilde satış yapmaları mümkün değildir. Hisse senetlerinin sahibi gerçek ya da tüzel kişi olmakla beraber anonim ortaklığın da ortağı olunması söz konusudur. Tüzel ya da gerçek kişi hisse senedi satın aldığı zaman senet ile pay sahibi olmakla beraber yönetime katılma, yönetimde oy kullanma, iptal davası açma ve benzeri ortak haklarına kavuşabilmektedir. Hazırlık dönemi faizi ve rüçhan hakkı da hisse senetleri ile sunulan haklar arasında yer almaktadır.
Yatırımcılar hisse senedin yatırım yaptığında kar payından dağıtım alırlar ya da hisse senedinin gelecek dönemdeki fiyat artışından ötürü gelir elde edebilirler. Dolayısıyla hisse senedi satın almak diğer menkul kıymetlere göre daha risklidir. Çünkü hisse senedi, işletmenin kar elde edilmemesiyle direkt olarak yatırımcısını zarara uğratacak bir menkul kıymettir. - Tahvil: Anonim şirketler ya da kamu kurumları ödünç nakit bulmak istediği zaman kıymeti eşit ve ibareleri aynı olan uzun vadeli borç senetleri kullanmaktadır. Bu uzun vadeli borç senetlerine de tahvil denmektedir. Tahviller sermaye piyasası araçlarındandır.
Para Piyasası Nedir?
Parasal fonların arz ve talep edildiği piyasaya para piyasası denmektedir. Sermaye piyasası ile para piyasası birbirine fazlasıyla karıştırılmaktadır. Bu iki piyasayı birbirinden ayıran temel özellik piyasalardaki vadeli işlemlerin süresidir. Para piyasasında işlem gören menkul kıymetlerin vade süresi bir yıldan az sürelidir. Risk düzeyi bakımından da sermaye piyasasına göre daha az risk teşkil etmektedir. Vade süresinin az olması daima borcun daha hızlı ödenmesini sağlayacağı için risk daha azdır. Aynı şekilde vade süresinin az olması faiz oranını da azaltmaktadır. Dolayısıyla para piyasası sermaye piyasasına göre maliyet bakımından daha avantajlıdır.
Türkiye’de para piyasası üç ayrı piyasadan meydana gelmektedir. Bu piyasalar; Merkez Bankası Piyasası, Bankalararası Piyasa ve Takasbank Piyasası olarak yer almaktadır. Para piyasasındaki araçlara değinmek gerekirse bu araçlar; finansman bonoları, geri satın alma anlaşmaları (REPO), hazine bonosu ve banka mevduatlarıdır. Bu araçların piyasalarda işlem görebilmesi için iki ayrı yöntem kullanılmaktadır. Bu işlem türleri “Unsecuritised” ve “Securitised” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Unseciritised işlemlere aynı zamanda “Over the Counter” yani, “Tezgah Üstü” de denmektedir. Tezgah üstü piyasalar doğrudan işlem yapmaktadır. Bu piyasalara “Birincil Piyasa” da denmektedir. Birincil piyasalarda menkul kıymetin ilk alıcısına satılma işlemi söz konusudur. O menkul kıymeti daha önce alan biri olmamıştır. Securitised ise ikincil piyasa olarak adlandırılmaktadır. Bu piyasada ise menkul kıymet daha önce bir kişi ya da kurum tarafından alınmış ya da satılmış ve tekrardan alım ya da satım işlemi görecek demektir.
Bu piyasada fonlar kredi olarak değerlendirilmektedir ve kişilerin ya da kurumların dönen varlık finansmanında kullanılmaktadır. Sermaye piyasasındaki fonlar ise daha çok duran varlık finansmanı içindir. Para piyasası içerisinde yer alan araçlar çeşitli mevduat kaynakları yaratmaktadır. Ülkemizdeki bankalar para piyasasındaki düşük riske maruz kalmamak adına “Hedging (koruma)” yöntemini uygulamaktadır. Bu yöntem içerisinde forward, futures ve opsiyon yöntemleri yer almaktadır. Para piyasasında yapılan işlemler, piyasa içerisindeki likidite problemini ortadan kaldırmaktadır. Bir nevi yatırımcılar için finansman sağlamaktadır. Piyasadaki en önemli faktör bankalardır. Bankalar toplamış oldukları mevduat fonlarını piyasa içerisinde kredi olarak vermektedir. Kredi olarak verilen bu mevduatlar, hükümetlerin hazine bonolarına kısa vadeli borçlanma aracı olarak fon aktarımını sağlamaktadır. Aktarılan bu fonlar üzerindeki faiz oranları, para birimleri, enflasyon, arz ve talep unsurları ve benzeri faktörler de faiz oranlarındaki dalgalanmaları belirlemektedir. Dolayısıyla bankaların açık ve kapalı pozisyonları ile fiyat riski de bu durumdan etkilenmektedir.
Finansal Piyasaların Önemi
Globalleşen dünya içerisinde finansal piyasalar üzerinde gerçekleşen gelişmeler ve yenilikler, bu piyasaların yatırım aracı olarak tercih edilmesini sağlamıştır. Fonları fazla olan yatırımcıların düşük risk ve güvenilirlik yolu ile yatırım yapmasına imkan veren bu piyasalar, aynı zamanda hükümetin ve reel kesimin de finansman ihtiyacını karşılamaktadır.
Finansal piyasalar içerisinde yer alan Sermaye Piyasası ile Para Piyasası, ülkelerin makro ekonomik dengesini düzenlemektedir. Bir ülke büyümek istiyorsa yatırım araçlarını dengede tutabilmeli ve geliştirebilmelidir. Bu noktada da ülkelerin sahip olduğu Sermaye ve Para piyasaları devreye girmektedir. Finansal piyasaların üç temel özelliği vardır:
- Alıcılar ve satıcılar aynı platform üzerinde yer alır.
- Yatırımcılara finansmanlarını satma imkanı verir ve dolayısıyla likidite problemi ortadan kalkar.
- Piyasa içerisindeki işlem maliyetleri oldukça düşüktür.
Bu özellikler göz önünde bulundurulduğunda finansal piyasaların gelişmiş olması, ülkedeki ekonominin de direkt olarak gelişmesini sağlamaktadır. Finansal araçların etkin bir şekilde kullanılması, sermayenin etkin bir şekilde tahsis edilmesi demektir. Dolayısıyla bu durum ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır. Ek olarak finansal araçlar teknolojik büyümeye de katkı sunmaktadır. Sermaye birikimi ve teknolojik kalkınma bir araya geldiği zaman ülke ekonomisinde gelişmeler kaydedilmektedir. Bu durumda da yine bir yatırım olacağı için ülke ekonomisinde büyüme meydana gelecektir.
Tüm bunların yanı sıra finansal piyasalar içerisindeki finansal sistem, likidite sağlamaktadır. Sağlanan bu likidite ekonomi içerisindeki finansman problemini ortadan kaldırmaktadır. Sürekli olarak nakit akışının sağlanması, ekonominin denge seviyesine ulaşmasına yardımcı olmaktadır. Likiditenin yanı sıra finansal piyasalar içerisinde riskin aktarılabiliyor olması da oldukça önemlidir. Fon talebinde ve arzında bulunan kişilerin düşük risk faktöründe bir portföy oluşturmasına da bu durum katkı sağlamaktadır. Portföy oluşturan kişiler yatırım yapacağı için yatırım projelerinin sürdürülebilir olması da yine finansal piyasalar sayesinde gerçekleşmektedir. Yatırım projeleri de mal ve hizmetlerin değişimini kolaylaştırdığı, alıcı ve satıcıların belli kurallar ve etkileşimler dahilinde ellerindeki fon fazlasını yatırım olarak kullanabildiği için devamlı yatırım kaynakları elde edilmiş olunur. Elde edilen bu kaynaklar sektörlerdeki büyümeyi ve gelişmeyi arttırır. Dolayısıyla ekonomik büyümeye pozitif yönde etki eder.
Finansal piyasaların ekonomik yönde büyüme sağlaması onları önemli kılar. Eğer bir ekonomi gelişme düzeyine ulaşamıyor ise finansal araçları kullanılmıyor, o ülkedeki yatırım kaynakları kısıtlı ve yatırım yapılmıyordur. Ülkedeki yatırım kaynaklarının artması için likidite problemlerinin çözülmesi gerekir. Bu da Sermaye ve Para piyasası içerisindeki dengenin yaratılması ile olacaktır. Üretimlerin ve hizmetlerin devamlılığını sağlamak da yine finansal piyasalara bağlıdır. Dolayısıyla bu sebeplerin tamamı finansal piyasaları önemli kılmaktadır.