İş Dünyası Kadınları Daha Acımasız Bir Hale Getiriyor mu?

İş dünyası üzerine yürütülen araştırmalardan biri de Rosabeth Moss Kanter’a ait. Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü Profesörü olan Rosabeth Moss Kanter, “Şirketin Erkekleri ve Kadınları” kitabının da yazarı! Kendisi şirketler içerisindeki erkek ve kadın figürlerini araştırarak, bu araştırma sonuçlarını paylaşmaktadır. Kanter’ın son araştırması iş dünyasında yer alan kadınların mı yoksa erkeklerin mi daha acımasız bir hale geldiği hakkındaydı. Araştırma sonucunda kariyer basamakları çıkılırken kadınların iş hayatında daha acımasız olduğu ortaya çıktı!

Columbia Üniversitesi Kurumsal Yönetim Profesörü olan Katherine W. Philips, bu konu hakkında şu yorumu yapmıştır:

“Kadınların liderlik seviyesine gelmeleri onların hayat savaşlarına neden olan bir durum ve bu pozisyonda yaptıkları hamleler erkeklerin yaptıkları hamlelere kıyasla daha sevimsiz.”. İş dünyasındaki kadınların daha acımasız bir hale gelmesinde rekabetçi ortamın etkisi oldukça büyük… Erkeklere nazaran kadınların karşısına daha zorlu engeller çıkabiliyor. Bu engeller içerisinde cinsiyet ayrımcılığı gibi konular bulunabiliyor.

İş yaşamı genel olarak her birey için acımasız bir rekabet, hırs ortamı içermektedir. Bu ortam içerisinde kadınlar, erkeklere nazaran daha çok etkilenen taraf olarak yer almaktadır. Dolayısıyla kadınlar, acımasız rekabet ve hırs ortamından etkilenmemek adına, daha sert davranma ihtiyacı duyabilmektedir. Peki kadınların böylesine sert tavırlar edinmesine sebep olan etmenler neler?

Profesyonel hayatın en acımasız yönlerinden biri maddi eşitsizliktir. Aynı pozisyonda farklı şirketlerde yer alan pek çok birey, farklı maaşlar üzerinden değerlendirilebilmektedir. Buna ek olarak yapılan araştırmalar sonucunda görülmüştür ki kadınlar, erkeklere nazaran pek çok sektör içerisinde daha düşük bir oranda maaş almaktadır. Bu durum çalışan kadınlarda iş hayatına karşı daha sert bir tutum alınmasına sebep olmaktadır. “Yaptığım işin benim gibi bir değeri yok” algısını bireyde uyandırmaktadır. Bu bakış açısı sebebiyle, pek çok kadın iş hayatında yer almaktan vazgeçmektedir.

Erkeklerin hem iş hayatında hem de özel yaşamda başarılı oldukları düşünülürken kadınlar için bir seçim yapmaları gerektiğine dair çeşitli baskı ortamları oluşturulmaktadır. Kadınların aynı anda hem iş hem de profesyonel yaşam içerisinde başarılı olamayacağına dair günümüzde pek çok yazı yazılmakta, haber yapılmakta, dergiler, gazeteler, haber programları oluşturulmaktadır. Bu tip engeller kadınların çalışma hayatından soğumasına sebep olurken aynı zamanda sert bir tavır edinmesine de neden olmaktadır.

2014 yılında Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre toplum tarafından kadının önüne bu baskının sunulmasının en büyük nedeni, kadının toplumda “anne” rolüne sahip olması… Eğer bir kadın hem çalışıyor hem de evinde çocuklarına bakıyorsa, o kişinin başarısız ve yetersiz olduğuna dair bir düşünce oluşuyor. Bu düşünceye sahip olanların sayısı ise yüzde 68 olarak yer alıyor.

İş yaşamındaki bir diğer acımasız yön, cinsiyet eşitsizliğinin bulunmasıdır. Yasalar ve kurallar çerçevesinde her kadının çalışma ortamında yer alması mümkündür. Fakat 2015 yılında Ulusal Kadın İşletme Sahipleri Birliği tarafından yapılan araştırmaya göre, kadınlar günümüzde halen daha cinsiyet ayrımcılığına maruz kalabiliyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri, erkek egemen toplumlar içerisinde kadınlara saygı duyulmaması ve değer verilmemesi…