Bir şeyleri kaybetme korkusu, hayatımızın her anında vardır. Statü kaybetme, itibar kaybetme, aileden birini kaybetme, sevdiklerimizi kaybetme ya da hayallerimizi kaybetme… Bu korkunun vücuda yayılması, zihnin içerisinde dönüp dolaşması, beraberine endişeyi getirmektedir. Endişe, kaygı, stres bir süre sonra depresyon, anksiyete ya da performans anksiyetesi gibi çeşitli rahatsızlıklar ile karşı karşıya kalınmasına neden olabilmektedir. Peki böyle bir mücadele içerisine gerek kalmadan, iş hayatındaki endişelerden kurtulmanın bir yolu var mıdır?
Korkuyu ve Endişeyi Hissetmek
Ne kadar imkansız gibi görünse de hayatlarımızdaki endişeyi uzak tutmanın bir yolu vardır. Eskiden kalma bir alışkanlık olsa da mantraya sahip olmak, endişelerden uzak kalmanıza yardımcı olabilir.
İş hayatındaki endişelerin temeline baktığınızda, karşınıza çocukluğunuzun geldiğini görebilirsiniz. Kimi zaman beynimiz, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek şeyler hakkında bizleri düşünmeye iter. Bu durum aynı zamanda bir zaman kaybıdır. İş hayatında asıl endişe duyulması gereken konu da budur: boş zaman.
Her duygu gibi, korkuyu hissetmek de iyidir. Kimi zaman alabileceğimiz risklere karşı bizleri ayakta tutan, yeni çözüm yolları bulmamızı sağlayan ya da ayrıntılara dikkat etmemiz için zihnimizi odaklayan şey, korku duygusudur. Fakat belli bir oranda… Aklınızı sürekli olan meşgul edecek düzeyde korku duymanız, endişenizi arttırır, performansınızı ve verimliliğinizi azaltır.
Bir Mantraya Sahip Olmak
Hedeflerinize ulaşmak isterken kendinizi bir girdabın içerisine girmiş ve boğuluyor gibi hissediyorsanız korku, endişe ve stres altında kalmışsınız demektir. Korku, endişe ve stres üçgeni, iş hayatının Bermuda Şeytan Üçgeni’dir. Hiçbir çalışan bu bölgede yer almak ya da bu bölgeye girmek istemez. Çünkü endişeler ve korkular, karşılaşılan fırsatları değerlendirmeyi engeller. Odaklanmanızı önleyerek hedeflerinize ulaşmanızı zorlaştırır.
Bu durumda eskilerden kalma bir alışkanlığı tekrar etmek ne kadar iyi olacaktır diye düşünebilirsiniz. O zaman bir de şöyle bakmayı deneyin:
Mantra kelimesi, psikolojik ve manevi olarak güçlü olduğuna inanılan Sanskritçe’deki kutsal bir ifade, hüzünlü bir ses, hece, kelime, ses birliği veya sözcük grubu anlamını taşımaktadır. Yani, bu kelime insanın karşısına farklı şekil ve formlarda çıkar. Bu şekil ve formlar, dünyanın her yerinde olabilir. Çünkü endişe ve korku duygusu evrenseldir. Evrensel bir kötülüğe karşı oluşturulacak alışkanlığın da evrensel olması gerekir. Bu durumda mantra, uluslararası kariyer yaşamınızda kullanabileceğiniz alışkanlıklardan biri olacaktır.
Kendinize Bir Mantra Seçin
İş hayatında başarıyı arıyor ama başarının lezzetli olması adına tarifi nasıl uygulayacağınızı bilmiyorsanız, malzeme listenize bir de mantrayı eklemelisiniz. Girişimci, yazar ve podcast yayımcısı olan Darius Foroux, kendi mantrası hakkında şu sözleri söylemektedir:
“Her sabah uyandığımda bunu söylemeye alıştım. Bana gerçekten enerji veriyor. Uyanıyorum ve hemen “Hadi gidelim!” diyorum. Farklı mantraları da denedim. Özellikle en sık tekrarlananları. Ancak bunların benim mantram olmadığını fark ettim. Ben direkt biriyim. Kısa ve güçlü bir şeyi tercih ederim. Sadece uyandığımda söylemiyorum, çalışmaya başlamadan önce de söylüyorum.”
Endişe ve korkulardan kurtulmak adına “Tek çıkış yolu bu mu?” diye düşünebilirsiniz. Aslına bakılırsa, evet! Çünkü bir şeylerden kurtulmak, bir şeyleri başarmak ya da herhangi bir şeyi yapmak için bile harekete geçmeniz gerekiyor.