İş hayatında başarılı olanların dikkatleri üzerine çektiği, başarısız olup çabalayanların ise göz ardı edildiği aşikar bir durumdur. Bu duruma bilişsel alanda “Survivorship Bias” denmektedir. Başarıya ulaşan kişilerin hayatta kalanlar olarak sınıflandırıldığı bu durumda, başarısız olan kişilerin ayakları üstünde duramadığı varsayılıyor.
Başarısız olan kişilerin neden başarısız olduğu bu durumda göz ardı ediliyor. Birçok yönetici tarafından uygulanan “Survivorship Bias”, işveren ve işçi arasında gerçekleşen, günümüzün en büyük problemlerinden biri. Başarılı olan kişiler üst sınıfta görülürken diğer kişilerin bu potansiyele sahip olmadığı düşünülüyor.
Survivorship Bias, Türkçe anlamı olarak “Sağ Kalma Önyargısı” olarak çevrilebiliyor. İnsanoğlunun özünde hayatta kalma iç güdüsü olduğunu söyleyen uzmanlar, bu durumun sektörler içerisinde de var olduğunu her şirketin ve çalışanın bu iç güdüyle çalışma hayatında yer aldığını ifade ediyor. Özellikle de yeni iş hayatına katılan kişilerin bu iç güdüye daha fazla sahip olduğu söyleniyor.
Yeni bir sektöre giriş yapmak ya da yeni bir iş kurmak, beraberinde birçok riski de göz önüne almak demektir. Eğer risk alınamıyor ise önyargı sebebiyle hareket ediliyor ve sonucunda da sağ kalma güdüsü köreltiliyor. Bu durumda kişileri ya da şirketleri başarısız olmaya iten sebeplerden biri olarak görülüyor. Risk almanın her zaman için iş dünyasına atılan son adımmış gibi görülmemesi gerekiyor. Çünkü Survivorship Bias’a göre sektör içerisine girmek yalnızca ilk adım oluyor.
Bu konudaki ilk örnek ise İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanıyor. İngiliz ordusu tarafından yeni bir strateji geliştirmek ve uçakların düşme oranını azaltmak amaçlı sağ kalma önyargısı kullanılıyor. Sağ kalan ve geri dönen uçaklar incelendikten sonra uçakları kaplamaya karar veriyorlar. Uçakların en çok hasar gördüğü, mermiye maruz kaldığı bölgeler tespit ediliyor. O bölümlere kaplama yapılarak uçaklara zırh sistemi uygulanıyor. Fakat sonucunda sağ kalan uçak sayısında herhangi bir değişim olmadığı tespit ediliyor.
Ardından Abraham Wald adındaki Romanyalı istatistikçi, farklı bir bakış açısıyla duruma yaklaşıyor. Dönen uçakların hasar gören yerlerini değil de görmeyen yerlerini kaplamayı öneriyor. Çünkü uçakların hasara uğradığı bölgelerin uçakların düşmesine sebep olmadığı bölümler olduğunu söylüyor. Bu bölgeler yerine mermi almayan yerlerin sağlama alınması gerektiğini belirtiyor.
Abraham Wald tarafından ortaya atılan bu fikir sonrasında uçakların hasar görmediği bölümleri kaplanmaya başlanıyor. Bunun üzerine sağ kalan uçak sayısında bir artış gözlemleniyor. İngiliz ordusu savaş boyunca uçaklarının hasar görmediği bölümleri kaplayarak hava desteğini koruyan tek ordu olarak da tarihe geçiyor.
Günümüzde başarılı olan insanların en büyük ortak özelliği, olaylara farklı bakış açılarından bakmaları… Başarısız olan kişilerin “taklit” uygulamaları sebebiyle başarısız oldukları da kanıtlanan bir gerçek… Herkesin yaptığını yapmak yerine kendi bildiklerini uygulayan kişiler, iş hayatında ön plana çıkabiliyor ve sağ kalabiliyor.