Çalışma hayatı, gelişen dünya ile birlikte değişmeye devam ediyor. X kuşağı döneminin etkileri kaybedilirken, Y kuşağına doğru bir geçiş gerçekleşiyor. Gelişen dünyaya uyum sağlamak isteyen kişilerin Y kuşağı alanında bilgi sahibi olması gerekiyor.
Y kuşağı demek, daha açık fikirli olmaktan, pratik ve sonuç odaklı davranmaktan geçiyor. Araştırmayı seven kişilerin oluşturduğu Y kuşağı, esnek çalışma stiline, pozitif ve yaratıcı düşünceye dayanıyor. Çalışanların ve şirketlerin Y kuşağında daha dikkatli olması gerekiyor. Çünkü bu kuşak, daha üretken bireylerin içerisinde bulunduğu yüksek risk grubunu içeriyor.
Aslında tüm çalışanları kapsayan bir kuşak olsa da akla ilk olarak yöneticiler ve liderler geliyor. Kuşağın etkileri de özellikle liderler üzerinde oluyor. Bu durumda Y kuşağındaki liderler ön plana çıkıyor. Yapılan araştırmalara göre bu kuşakta yer alan çalışanlar, yüceltildiği takdirde daha başarılı oluyor. Ekip çalışmalarının yoğun bir şekilde işlediği, rol modellerin geliştirildiği, araştırma ve geliştirme becerilerinde de sürekli olarak yeni stratejiler geliştirildiği görülüyor.
Günümüzde birçok şirketin Y kuşağı faaliyetlerini uyguladığı da gözlemleniyor. Özellikle AR-GE faaliyetleri için bu kuşakta yer alan çalışanlar işe alınıyor. Gelecek 10 yıl içerisinde bu kuşağın yerine Z kuşağının gelmesi bekleniyor. İşe alınan kişilerin Z kuşağı için bir alt yapı oluşturduğu düşünülüyor. Peki işe alınan kişilerde hangi özellikler aranıyor?
Y kuşağı liderlerinde aranan ilk özellik, karar verme konusunda ne kadar pratik ve takım çalışması içerisinde ne kadar başarılı olduğu hakkında… Takım çalışmaları içerisinde aktif bir şekilde yer alan çalışanlar ön plana çıkıyor. Bu kişiler için “geleceğin lideri” denilebiliyor. Bireysel kararlar veren ve yenilikler ile ilgilenmeyen kişiler, Y kuşağı içerisinde sayılmıyor.
Gelişen dünyayı tetikleyen unsur, teknoloji! Teknoloji, iş dünyasının gelişmesinde önemli bir rol oynuyor. İletişim ağlarının bu kuşak içerisinde geliştiği gözlemleniyor. Bu durumda Y kuşağı liderlerinde aranan ikinci özellik etkili, esnek ve rahat iletişim kurabilmeleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu liderlerin “insan” olduğunu unutmaması bekleniyor. İnsana insan gibi davranan, tüm yeteneklerini bir bütün halinde kullanabilen, şirkete ve kendisine iletişim yoluyla değer katabilen kişiler ön plana çıkıyor.
Napolyon “Para, para, para!” demiş olabilir. Fakat Y kuşağı liderlere “Statü, statü, statü!” demektedir. İş yaşamı bakımından daha esnek çalışma saatlerinin olması ya da çalışma ortamının daha rahat olması bir avantaj olsa da bu kuşakta bulunan kişilerin bir statüye sahip olması gerekiyor. Statüye sahip olmak aranan ilk koşullardan biri… Etkili bir lider olmak için değişime hazır olmak gerekiyor. Değişim çoğu kişi tarafından korkutucu bulunsa da statü sahibi olmak için her zaman hazırlıklı olmak, yeniliklere açık olmak gerekiyor. Kişinin kendi kendisiyle mücadele halinde olması, statü kaybı yerine statüsüne değer katması ön plana çıkıyor.