Katılım Bankacılığı, Türkiye’de 1984 yılından bu yana aktif bir şekilde bankacılık hizmeti olarak verilmektedir. Dini inançlar dolayısıyla ortaya çıkan bu bankacılık türünde, “faizsiz” bankacılık sistemi oluşturulmuştur.
Faiz konusunda dini inançlar sebebi ile hassasiyet gösteren vatandaşlar için kurulan bu sistem tasarruf sahibi olan kişilerin mevduatlarını bankaya getirebilmesini sağlamıştır. Bu kaynakların atıl kalmaması adına hem ekonomik hem de politik açıdan geliştirilen sistem, ekonomik alandaki aksiyonun ve akışın korunmasına da yardımcı olmuştur. Türkiye’nin katılım bankacılığı sektöründeki payı günümüzde oldukça yüksektir. Lakin katılım bankacılığının ilk yıllarında payın düşük olması nedeniyle yatırımlar yapılmış ve bu nedenle pek çok katılım bankası kurulmuştur. Dünya üzerindeki ilk katılım bankası ise Mısır’da 1971 yılında kurulmuş ve faaliyete geçmiştir.
Türkiye’deki ilk faizsiz bankalar “Özel Finans Kurumu” adıyla oluşum sağlamıştır. 1983 yılında katılım bankacılığı alanındaki düzenlemeler konuşulmaya başlanmış, 1984 yılında bu alanda hizmet geliştirilmiş ve 1985 yılında ise ilk faizsiz banka olan “Özel Finans Kurumu” kurulmuştur. Bankacılık Kanunu alanında yapılan düzenlemeler ve çalışmalar ile birlikte 2005 yılında bu kurumun ismi değiştirilerek “Katılım Bankası” olmuştur. Devletin bu alandaki desteği ile birlikte katılım bankaları günümüzdeki pozisyonlarını almıştır.
Katılım Bankacılığı Nedir?
Katılım Bankacılığı kavramının esasında “faizsiz” bankacılık faaliyetleri yer almaktadır. Bu nedenle en basit tanımı ile katılım bankacılığı faizsizlik prensibi ile faaliyet gösteren bankacılık sistemi olarak bilinmektedir. Türkiye’deki katılım bankacılığı faaliyetleri 1984 yılında başlamıştır. Bu faaliyetlerin başlamasında İslam Kalkınma Bankası’nın sermaye payını arttırması ve vatandaşların dini inançlar nedeniyle faiz konusunda hassasiyet duyması, tasarruflarını bankaya getirmeyerek bu kaynakların atıl kalması vardır.
Türkiye’deki katılım bankacılığı faaliyetlerinin arttırılmasında ise ana hedef ve beklentiler olarak petrol ihracı yapan ülkeler ve bu ülkelerin 1974 yılından bu yana fonlarını geri çekmesi ve bu fonları ekonomiye kazandırmaktan vazgeçmesi, İslam ülkelerinin finansal ve ekonomik alanda işbirliği yaparak güçlenmesi, ülkelerin birbirlerine yapmış oldukları yatırımlar nedeniyle artan ithalat oranından pay almak ve girişim faaliyetlerini finanse etmek gösterilmektedir.
Katılım Bankacılığı sistemini daha iyi anlayabilmek için öncelikle faiz kavramının ne olduğunu ve bu kavramın dini açıdan ne taşıdığı bilinmelidir. Faiz, en basit tabiri ile paranın zaman değerini kapsamaktadır. İnsanlar, belli bir süre dahilinde risk almadan paralarından para kazanmak ister. Bu da faiz desteğiyle gerçekleşir. Vadeli hesaplar doğrultusunda açılan yatırım hesapları, bu sistem üzerinden çalışmaktadır. En düşük vade sayısı 32 gün olmakla birlikte bankadan bankaya değişen vade sisteminde en yüksek vade günü 400 olarak belirlenmiştir. Belirlenen vade oranına göre faiz koyulmaktadır. Kimi hesaplar günlük faiz verirken kimi hesaplar aylık ve yıllık faiz oranına göre hesaplanmaktadır. Bu süreçte belirlenen faiz oranı doğrultusunda vade günü dolduğunda paranızın üzerine para koyulmaktadır. Yüzde 10 faiz veren bir bankada 32 gün vadeli 100.000 TL tutarında bir hesap açıldığında, 32 gün sonundaki para miktarı 100.522 TL olacaktır. Bu doğrultuda 522 TL faiz verilmektedir.
Bu doğrultudan yola çıkılacak olursa “Katılım” kelimesi, kar ve zarara katılım esasıyla çalışma anlamına gelmektedir. Yani bu sistem içerisinde sabit faizli mevduat yoktur. Bunun yerine katılım fonu hesabından fon toplama işlemi bulunmaktadır. Sabit bir gelir ya da sabit bir faiz vaat edilmez. Kar ve zarar durumunda para toplanır ve bu toplanan para kar elde edildiğinde paylaştırılır. Yüksek kar söz konusu olduğunda müşteriye göre yüksek ya da düşük bir kar payı verilmektedir. Buna ek olarak müşterilerden alınan paranın kullanımı yapılırken nakit kredi faizli bir şekilde verilmez. Nakit kredinin kullandırılma esasında ise “işe ortak olmak” vardır. İşe ortak olmak ise banka ve müşteri arasında iş yapma anlamına gelmektedir. Yani gelen kar ve zarara hem banka hem de müşteri “ortak” olmaktadır. Dolayısıyla fonlar, yapılan ortaklıklar sonucundaki kar ve zarardan gelmektedir. Tüm bu fon müşteriler arasında paylaştırılır. İslami açıdan da kar ve zarara ortak olmak söz konusu olduğu için herhangi bir risk ya da engel bulunmamaktadır.
Katılım Bankacılığı Terimleri
Katılım Bankacılığı alanındaki bankacılık terimleri farklılık göstermektedir. Bu nedenle bir bankacı adayı ya da katılım bankasına yatırım yapacak bir kişi olduğunuzda bu terimleri bilmeniz gerekir. Katılım bankacılığı terimlerinin farklılık göstermesindeki temel neden dini faktörlerdir. “Faizsiz Finans Sözlüğü” olarak bilinen bu terimler arasında en çok kullanılan 39 adet terim ve anlamı aşağıdaki gibidir:
- Akar: Taşınmaz, gayrimenkul, arazi ve bina gibi sabit duran mallar anlamına gelmektedir.
- Akit: Hukuki sonuç doğurma sebebiyle iki veya daha fazla kişi ya da kuruluşun karşılıklı olarak birbirine söz verdiği, iradelerini beyan ettiği işlem, sözleşme, kontrat ya da mukaveledir.
- Satış: Satılabilir hakkın bedel olarak kişiye devredilmesi ya da satıştır.
- Birim Değer: Katılım bankasına ilk katılım yapıldığında fon kabul edilir. Bu fonun birim değeri 100 olarak gösterilir. Fakat zaman içerisinde kar ya da zarar edildiğinde bu değer değişim gösterir. Değişen değere göre fon gün gün hesaplanır ve toplanır. Fonun toplam değeri bir önceki günün hesap değerine bölündüğünde birim değer bulunur. Bu da kar ve zarar oranını gösterir.
- Birim Hesap Değeri: Birim değerin fon ile çarpılarak cari değerinin belirlenmesi anlamına gelir.
- Caiz: Sakıncasız ve mubah olan.
- Enflasyon Farkı: Paranın alım gücündeki azalma oranıdır. Para değer kaybeder. Enflasyon farkı alacaklının hakkıdır ve faiz değildir.
- Faiz: Borçtan elde edilen gelir anlamına gelir. İslami açıdan faiz almak menfaat olarak görüldüğü için yasaklanmıştır.
- Borç Faizi: Takas, ödünç, alım ya da satım veya başka bir sebeple zimmete geçen borç karşılığında ödenecek olan mal ya da para anlamına gelir.
- Faizsiz Bankacılık: Fon toplama ve kullandırma yolu ile bankacılık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve bu faaliyette herhangi bir işlem sırasında faizin kullanılmamasıdır. Yalnızca kara ya da zarara ortak olmak söz konusudur.
- Garar: Belirsiz ya da bilinmez olan hal.
- Haram: Dinen yapılması yasak olan.
- Hesap Değeri: Katılım hesabına birim hesap değeri hesaplandıktan sonra fona yatırılması ya da çıkarılması sureti ile hesaplanan ve fon mevduatına katılma oranını gösteren katsayıdır.
- Îcare: Günümüzde yapılan iş sözleşmeleri gibi bir kiralama söz konusu olduğunda yapılan işlemler ya da satış anlamına gelmektedir. Yapılan işlemde kullanım hakkı menfaat oluşturur.
- İcma: Herhangi bir görüşte birliğe varmaktır.
- Îne Satışı: Peşin olarak satılan malın vadeli bir bedel üzerinden geri alınmasına denmektedir. Yapılan bu işlemde faiz hilesi mevcuttur.
- İstiğlal Satışı: Söz konusu olan malın satış bedeli üzerinden belli bir vade içerisinde satılması ve tekrardan aynı bedel üzerinden geri alınması, söz konusu olan vadeye göre kiralanmasıdır.
- Kabz: Teslim almaktır. Gerçek ve hükmi kabz olarak ikiye ayrılmaktadır. Gerçek kabz, malın el ile alınması anlamına gelirken; hükmi kabz, satın alınan ya da satılan mal bedeli ile tasarrufta bulunulması anlamına gelir.
- Kar: Mal maliyeti ile fiyatı arasındaki doğan farktır, meşrudur.
- Kar-Zarar Ortaklığı Yatırımı: Müşteri ve katılım bankası arasında yapılan Kar ve Zarar Ortaklığı Yatırım Sözleşmesi doğrultusunda finansman sağlanacak gerçek ve tüzel kişilere belirli bir faaliyet sonucunda ya da ihtiyacında finansman verilmesi anlamına gelir.
- Karz: Borç anlamına gelir. Borç karşılığında karz işlemi yapılır.
- Karz-ı Hasen: Borçtan gelir etmemek ya da faizsiz borç vermektir.
- Kefil: Var olan borç ödenmediği takdirde borca ortak olan kişinin borcu ödemesidir. Kefil ve asıl borçlu, borçtan sorumlu tutulur.
- Liste Fiyatına Akit: Herhangi bir malın vadeli olarak satılması meşru kabul edilir. Bu vade farkını yansıtan değerler “satış listesi” olarak belirlenir. Liste fiyat üzerine yapılan satışları kapsamaktadır.
- Mahrum Kalınan Kar Payı: Borçların vadesinde ödenmemesi nedeniyle alacaklının uğradığı zararı tazmin etmek gerekir ve bu nedenle katılım bankası kar kaybı yaşar. Yaşanan bu kar kaybı sonucunda buna neden olan taraf, kar payından mahrum kalır.
- Mudarebe: Emeğin ve sermayenin ortak olduğunu, katılım bankalarında bulunan hesapları ifade eder.
- Mudarib: Mudarebe sonucunda sermayeyi alan ve işleten kişidir.
- Murabaha: Malın maliyeti müşteriye bildirildikten sonra üzerine kar eklenerek satılması işlemidir. Katılım bankaları bu şekilde para kazanmaktadır.
- Murabaha Kart: Murabaha işleminin yapılmasını sağlayan kredi kartıdır.
- Musakaat: Ziraat ortaklığı. Fakat burada mal sahipliği ve emek söz konusudur. Örneğin bir taraf meyvesini verirken diğer taraf meyvelere bakar.
- Muzaraa: Ziraat ortaklığıdır. Fakat burada sermaye ve iş gücü söz konusudur. Araziye karşılık iş gücü vardır.
- Müşareke: Her iki tarafın sermayeye ortak olmasıdır. Kar paylaşılır, zarar hisseye göre dağıtılır.
- Rabbul-mal: Malın sahibi olan kişi.
- Sarf: Karşılıklı olarak para bedeli ile malın alınması ve satılmasıdır.
- Selem: Paranın peşin olarak verildiği mal veresiye satışıdır.
- Semen: Malın bedelidir.
- Tekafül: İslami olarak sigortacılıktır. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, ortaklık ve bağlılık esas alınır.
- Vedîa: Mevduat kelimesi ile köken bakımından aynı olan ve emanet olarak bırakılan şey anlamına gelen ifadedir.
- Wakala: Genel olarak büyük depo hesapları için kullanılan acentelik sözleşmesi anlamına gelir. Söz konusu işlemde uzmanlık ücreti söz konusudur.
Katılım Bankaları Ne İş Yapar?
Katılım bankalarındaki tüm para hareketleri bir mal ya da hizmet karşılığında gerçekleşmektedir. Dolayısıyla para hareketleri sonucunda kar ya da zarar söz konusudur. Banka ile müşteri, ortak olarak sayılır ve bu kar-zarar doğrultusunda paylaşım yapar. Yani söz konusu kara ya da zarara hem müşteri hem de banka ortak olmaktadır. Katılım bankaları aynı zamanda bankacılık piyasası içerisinde rekabet durumundadır. Parayı ticari kazanç ile elde etmeye çalışır. Bu nedenle bir rekabet söz konusudur. Elde edilen kar durumunda ise kar payı yüzde 80 oranında hesap sahiplerine yüzde 20 olarak da kuruma verilir.
Katılım bankaları ile mevduat bankaları birbirine fazlasıyla benzer olsa da (iki banka da fona ihtiyaç duymaktadır) temel farklılıklar bulunmaktadır. Öncelikle katılım bankalarının çalışma sisteminde faizsiz bankacılık sistemi yer alır. Mevduat bankalarında ise fon toplama işleminde faiz söz konusudur ve vaad olarak faiz verilmektedir. Lakin katılım bankacılığını faizsiz bankacılık sistemi olarak da yorumlamak yanlıştır. Çünkü yapılan işlemler mevduat bankalarından oldukça farklıdır.
Bir diğer temel farklılık katılım bankalarında kazancın ya da karın belli olmamasıdır. Mevduat bankalarında daima elde edilecek olan faiz getirisi sözleşmenin başında belirtilmektedir. Örneğin vadeli hesabına %10 faiz ile 100.000 TL yatıracak olan biri en az 522 TL faiz alabilmektedir. Oysa katılım bankacılığında böyle bir durum söz konusu değildir. Vade sonunda kar payı belirlenmektedir ve bu pay doğrultusunda kar, paylaştırılmaktadır. Bankanın elde ettiği kar, müşterilere de aynı oranda yansıtılmaktadır. Dolayısıyla bankanın elde edeceği kar oranı daima ön plandadır. Mevduat bankalarında ise bankanın zarar etme olasılığı bulunmamakla birlikte zarar durumunda müşteriye herhangi bir şey yansıtılmaz. Katılım bankaları zarar ettiği takdirde müşteri de zarar eder. Yani, kar ve zarar söz konusu olduğunda her iki tarafta sorumlu tutulur.
Katılım bankalarının çalışma şeklinden yola çıkarak yaptıkları iş üç madde halinde belirtilebilir:
- Birikim/tasarruf sahibi olan kişilerin fonlarını toplarken sabit bir getiri taahhüdü verilmez.
- Fon ihtiyacı söz konusu olduğunda nakit olarak kredi verilmez. Bunun yerine mal peşin olarak alınır, vadeli olarak satılır ya da mal üzerine ortak kurulur.
- Tüm bankacılık faaliyetlerinde faizden kesinlikle uzak durulur.
Mevduat ve Katılım Fonu Nedir?
Mevduat ve katılım fonu kavramlarından önce, fon kavramı incelenmelidir. Fon, SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) tarafından belirlenen kurumların, kurumlardaki birikime göre riski dağıtması için hisse senedi, tahvil, değerli kağıt ve benzeri şekillerde oluşturduğu portföy anlamına gelmektedir.
Mevduat fonu, mevduat bankalarında bulunan mevduat hesabıdır. Müşteriler, bankada bulunan mevduat hesaplarının üzerinden paralarını değerlendirebilmek için alım satım işlemi gerçekleştirmektedir. Bir fon hesabı oluşturularak para ile fon satın alınır. Bu fon değerlendiğinde faiz işlemi uygulanır. Bu sayede para değerlenir. Fon alım ve satımı banka tarafından otomatik bir şekilde gerçekleşir. Örneğin 100 TL değerinde alınan hisse senedir 123 TL’den satışa sunuluyor ise para değerlenir ve hisse senedi satılarak 123 TL fon hesabına aktarılır. Bu hesap, vadeli bir hesap olduğu için sürekli olarak paranın değerlenmesi, para ile alım ve satım söz konusudur.
Katılım fonu, katılım bankacılığına göre yatırımları değerlendirmek anlamına gelmektedir. Bu fon hesabında herhangi bir şekilde faiz söz konusu değildir. Bu fon hesabında risk ve portföy, kişi tarafından belirlenmekte ve yatırım da bu yönde yapılmaktadır. Yatırımların değerlenme şekli ise para ve sermaye piyasası araçlarıyla gerçekleşmektedir. Kira sertifikaları, katılma hesapları, ortaklık payları, altın ve değerli madenler vb. gibi SPK tarafından uygun görülen ve faize dayalı olmayan araçlar ile elde edilen fonlar anlamına gelmektedir.
Katılım Bankaları Nelerdir?
2018 yılı itibariyle Türkiye’de 5 adet katılım bankası vardır. Bu bankalardan iki tanesi kamu sermayesi ile kurulmuşken kalan üç tanesi ise özel sermayelidir. Türkiye’de kurulan katılım bankaları şu şekilde yer almaktadır:
- 1985 yılında kurulan Albaraka Türk Katılım Bankası, Türkiye’nin ilk faizsiz yatırım olanağı bulunan bankasıdır. Albaraka Türk Katılım Bankası, “Özel Finans Kurumu” olarak bilinmiş, fakat 2005 yılından sonra ismini değiştirmiştir. 2016 yılında bankanın katılım bankacılığı alanındaki faaliyetleri 900 milyon TL’yi aşmıştır.
- Kuveyt Türk Katılım Bankası ise Türkiye’nin ikinci katılım bankası olarak tarihe geçmiştir. 1989 yılında kurulan bankanın ilk ismi “Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş.” olarak bilinmektedir.
- Tamamen yerli sermaye ile kurulan Türkiye Finans ise 1991 yılında Anadolu Finans aracılığıyla kurulmuştur. 2005 yılında Family Finans ile yapılan ortaklık sonucunda Türkiye Finans adını almıştır. Türkiye Finans, yüzde yüz yerli sermaye ile kurulduğu için diğer bankalara nazaran daha ön planda tutulmuştur.
- Ziraat Katılım Bankası ise 2014 yılında kurulmuştur. Banka 2015 yılında faaliyete geçmiş ve 2016 yılında reel sektör alanında hızlı bir büyüme kat etmiştir. 2016 yılı rakamlarına göre bankanın sermayesi 8 milyar TL’ye ulaşmıştır. Ziraat Katılım kamu sermayeli olması ile birlikte devlet tarafından kurulan ilk katılım bankası olarak da bilinmektedir.
- Vakıf Katılım Bankası A.Ş. ise 2015 yılında kurulan, ilk başta anonim şirketi olarak yer alan ve ardından BDDK tarafından düzenlemesi gerçekleştirilerek Vakıf Katılım Bankası ismini alan, 2016 yılında da faaliyete geçen katılım bankalarından biridir. Vakıf katılım kamu sermayesi ile kurulmuştur.