Bankacılık, paranın ortaya çıkışıyla hayatımıza girmiş bir iş alanıdır. Yüzyıllar boyunca bankacılık mesleği gelişimini sürdürerek varlığını korumuştur. Yılların getirdiği tecrübe ve birikim, bankacılığın sağlam temelleri olan bir sisteme sahip olmasını sağlamıştır. Ticari faaliyetlerin gelişimi, bankacılığa doğrudan etki eden bir süreçtir. Basit alışveriş işlemleriyle başlayıp büyük yatırımlara kadar uzanan bankacılık hizmetleri, günümüzde pek çok farklı şekilde müşterilere sunulmaktadır. Genellikle müşteri tipine göre bankacılık hizmetlerinin farklılaştığı görülse de, bankalar bu hizmetleri belirli finansal politikalar doğrultusunda sunmaktadırlar. Söz konusu finansal politikalar ise bankaların işleyişini sağlayan sistemi doğrudan belirlemektedir.
Her toplum farklı yasalara ve kurallara sahiptir. Bu kurallar toplumun belirli bir düzen içinde yaşaması için belirlenmiştir. Bir toplumun huzur ve refahının sağlanması için ekonomi, sağlık, eğitim gibi hayata doğrudan etki eden pek çok alanda çeşitli kurallar belirlenmiştir. Bu kuralların bazıları inanç sistemiyle alakalı olabilmektedir. Bildiğiniz üzere toplumların yaşam tarzlarına doğrudan etki eden en önemli faktörlerden biri dini kurallardır. Söz konusu dini kurallar hayatın her alanında etkisini gösterebilecek kadar güçlü olabilmektedir. Toplumdan topluma etki derecesi farklı olarak görünen dini inanç sistemi, ekonomiye de etki etmektedir. Müslüman toplumların inanışı olan İslamiyet’in ekonomiye dair birtakım kuralları vardır. Bu İslami kurallar finans sektörünün işleyişine ve bankacılık hizmetlerine etki edebilmektedir. Ticari ve finansal faaliyetlerde dürüstlük ve adalet ilkelerini benimseyen, faizin haksız kazanç olarak görüldüğü bu inanç sistemine mensup pek çok kişi bankacılık işlemlerinde faizden kaçınmayı istemektedir. İslamiyet’in faiz uygulamasını haram olarak kabul etmesi felsefesinden ortaya çıkan faizsiz bankacılık sistemi, banka sektörüne yeni ve farklı bir boyut kazandırmıştır.
1970’li yıllarda petrol fiyatında meydana gelen artışlar sonucunda Arabistan, Irak, Katar, Kuveyt, İran gibi ülkelerde sermaye artışı olduğu gözlemlenmiştir. Bu sermayelerin faiz kullanılmadan değerlendirilmesi talebi sonucunda faizsiz bankacılık sistemi oluşmuştur. Ülkemizde 1985 yılından beri faaliyet gösteren katılım bankaları, tamamen faizsiz bankacılık hizmeti sunmaktadırlar. Faaliyete başladıktan sonra uzun yıllar özel finans kuruluşları olarak adlandırılan bankalar 2006 yılında yapılan düzenlemeyle katılım bankaları adını almışlardır. Faizsiz bankacılığın doğuşundan bugüne en büyük temsilcisi ise İslam Kalkınma Bankası olmuştur.
Bankacılık işlemlerinde faize yer verilmeyen bu sistemde katılım bankası elde ettiği karı ve zararı müşteriyle paylaşmaktadır. Müşterilerden toplanan mevduatlar ticari faaliyetlere fon sağlanması amacıyla banka tarafından kullanılmaktadır. Fonların toplanması ve kullanılmasına dair gelişen bütün bu süreçte bankacılık hizmetleri üzerinden faiz alınmamaktadır. Gerçekleştirilen bankacılık faaliyetleri sonucunda elde edilen kar, mevduat sağlayan müşteri ile banka arasında paylaşılmaktadır. İslami bankacılık ilkelerine uygun hareket eden katılım bankaları, diğer bankalar gibi paradan para kazanma felsefesiyle hareket etmemektedir. Katılım bankaları, mevduatların ekonomi akışına dahil olmasını sağlayarak kazanç payı elde etmektedirler. Söz konusu kazanç, paranın kullanımından değil ekonomi akışında yer almasından elde edileceği için faiz kullanılmamaktadır.
İslami inanışlardan doğan ve Müslüman toplumlarda gelişim gösteren faizsiz bankacılık sistemi, dünya çapında bir yayılım göstermektedir. Ekonominin globalleşmesine paralel olarak gelişimini sürdürmesi beklenen bu sistemin Müslüman olmayan toplumlarda da kullanıldığı görülmektedir.
Faizsiz Bankacılık Nedir?
Bankacılık, finans dünyasının en çok ilgi gören sektörlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun kurumsallık, kadro çeşitliliği gibi sebepleri olsa da hepsinin temelinde bankacılığın oturmuş bir sisteme sahip olması yatmaktadır. Bu sistem temel mantığıyla bütün bankacılık faaliyetlerini birbirine benzer gibi gösterse de toplumdan topluma bankacılık işlemleri farklılık gösterebilmektedir. Bu işlemler arasındaki farklılıklar büyük olmamakla birlikte, bazı toplumsal normların ekonomiye etkisi bankacılık sektörüne de yansımıştır. Bu etkiler global düzeye ulaşabilmektedir zira ticari faaliyetlerin uluslararası boyutta gerçekleşmesi, bankacılığın da globalleşmesine sebep olmuştur.
Bankaların temel görevi finansal işlemleri güvenli bir şekilde gerçekleştirmektir. Bu işlemler banka hesabı açıp para yatırmaktan büyük ticari projelerin finansmanına kadar çeşitlenebilmektedir. İşlem hacmi fark etmeksizin bütün finansal faaliyetler bankalar vasıtasıyla yürütülmektedir. Bankalar, gerçekleştirdikleri işlemler üzerinden faiz alarak finansal güç kazanmaktadırlar. Bu faizler müşteriler için bir artı değildir. Bankacılık hizmetlerinde faiz uygulamasını yasaklayan İslamiyet, faiz şeklinde alınan paranın haram olduğunu vurgulamaktadır zira bu inanışa göre faiz haksız bir kazançtır. Bu dine mensup olan bazı Müslümanlar finansal işlemleri gerçekleştirirken faiz uygulanmasından kaçınmaktadırlar. Bu mantıkla ortaya çıkan faizsiz bankacılık, Müslüman ülkelerden doğup bütün dünyaya yayılmaya başlayan bir bankacılık türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Faizsiz bankacılık hizmeti veren kurumlar katılım bankası olarak adlandırılmaktadır. Katılım bankaları tasarruf sahiplerinden fon toplayıp ticaret, finansal kiralama ve ortaklık gibi yöntemlerle müşterilere fon kullandıran, bu işlemleri gerçekleştirirken de faiz almayan bankalardır. Faizsiz bankacılık hizmeti veren bu bankaların isminin katılım bankası olması, bankanın kara ve zarara katılmasından kaynaklanmaktadır. Katılım bankacılığı sisteminde bankalar, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları ticaret ve sanayi alanında müşterilerin kullanmalarını sağlayarak oluşan karı ve zararı tasarruf sahipleriyle paylaşmaktadırlar. Toplanan fonlar öncelikle dolar, euro ve lira bazında vadeli hesaplarda toplanır. Toplanan fonlar çeşitli şekillerde kullandırılarak ekonomik akışa dahil edilir. Bu esnada finansal kiralama, kurumsal ve bireysel finansman desteği gibi ticari eylemler gerçekleştirilerek toplanan fonların kullanımı sağlanır. Katılım bankaları, en basit tabirle müşterinin ihtiyaç duyduğu değerli varlığı veya malı satıcıdan peşin olarak alıp müşteriye vadeli satarak fon kullanımını sağlamaktadır. Dış ticaret, teminat mektubu, çek, senet, kredi kartı, leasing işlemleri gibi bankacılık faaliyetlerini de yürüten katılım bankalarının gerçekleştirdiği işlemler sonucunda kazançtan doğan kar ile klasik faiz uygulaması birbirine karıştırılmamalıdır. Faizsiz bankacılıkta fon sahiplerine işlemler başlarken sabit bir gelir taahhüdü sunulmaz, hatta bankaya yatırılan ana paranın dahi bir garantisi yoktur. Faizli sistemde çalışan bankalarda faiz oranı işlemler başlarken belliyken, faizsiz bankacılıkta kar payı vadenin son gününde belli olmaktadır. Bunun yanında müşterinin alacağı kar payı, bankanın edeceği kara doğrudan bağlıdır. Banka ne kadar çok kar ederse, müşteri de o kadar çok kazanacaktır. Bilinen bankacılık sisteminin aksine faizsiz bankacılıkta nakit kredi sistemi yoktur. Söz konusu kar payı mal alım-satımı gibi bir hizmet sonunda ortaya çıkacaktır. Kredi sisteminin olmaması, faizsiz bankacılığı diğer bankacılık türlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Faizsiz bankacılık diğer adıyla katılım bankacılığı, klasik bankacılık sistemine yeni bir boyut kazandırmıştır. Gerçekleştirilen bankacılık işlemlerinin tür olarak klasik bankacılık işlemleriyle aynı olması ancak faiz ve kredi kullanımı gibi bankacılıkla bütünleşmiş işlemlere yer vermemesi faizsiz bankacılığın ön plana çıkan farkları olarak göze çarpmaktadır.
Faizsiz Finans Nedir?
Ekonomi biliminin ilgi odağı olan finans sektörü, global bir iş alanıdır. İşlem hacmi fark etmeksizin bütün finansal faaliyetlerin gerçekleştiği finans dünyasında bankalar, ekonominin işlemesini sağlayan bir iskelet sistemidir. Bankalar, sundukları hizmet tiplerine göre farklı türlere ayrılmaktadır. Finans sektörünün önde gelen kuruluşlarından olan bankaların çeşitli finansal politikaları mevcuttur.
Finansal politikalar, dünya düzenine ve toplumsal yapıya göre şekillenmektedir. İslamiyet’i benimsemiş olan toplumlarda faiz uygulaması haksız kazanç olarak görülmüştür. Bu görüş, ekonomiye ve doğrudan bankacılık sistemine etki etmiştir. İslami kuralların ekonomiye olan etkisi 1960’lı yıllarda faizsiz finans kavramının ortaya çıkmasıyla gelişmiştir. Faizsiz finans modelinde sunulan finansal hizmetler, tarih boyunca toplumdan topluma farklılık göstermiştir. 1970’li yıllara gelindiğinde ise faizsiz finans politikaları sistemli bir şekilde uygulanmaya başlamıştır. Tarihi gelişimi değerlendirildiğinde faizsiz finans modeli, kapitalist ekonominin başarısızlığına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Faizsiz finans modelinde bütün finansal işlemler İslami kurallara göre şekillenmektedir. Bu kuralların en başında ise finansal işlemlerde faiz uygulamasının kaldırılması yer almaktadır. İslami toplumlardan başlayıp global ekonominin etkisiyle dünyaya yayılan faizsiz finans modeli; Güneydoğu Asya, Körfez Bölgesi ve Londra merkezli olarak gelişim göstermektedir. Günümüzde faizsiz finans alanında en büyük ilerlemeleri kaydeden ilk üç ülke ise Malezya, Umman ve Bahreyn’dir. Dünyaya yayılım gösteren faizsiz finans politikaları, bölgesel olarak farklılık gösterebilmektedir. Buna göre faizsiz finans modeli beş farklı grupta incelenmektedir. Körfez, Malezya, Endonezya, Türkiye ve Avrupa modeli olarak ele alındığında faizsiz finans uygulamaları farklılık gösterebilmektedir. Özellikle İngiltere’de faizsiz finansa yoğun bir ilgi gösterilmektedir. Bunun sebebi ise Avrupa Birliği’nden çıkış süreci sonlandığında ülke ekonomisinde oluşacak boşluğu doldurmak için aranan yeni bir finansal soluktur.
Faizsiz finans, ekonomiye etki eden finansal politikalar içerisinde yeni bir model olarak dikkat çekmektedir. Türkiye’de %5’lik Pazar payına sahip olan faizsiz finans kuruluşlarının ilerleyen yıllarda gerek ülke çapında gerekse global çapta etkisini arttırarak büyümesi beklenmektedir.
Faizsiz Bankacılık İlkeleri
Bankacılık faaliyetleri, oturmuş bir sistem çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bu sisteme göre bütün finansal faaliyetler uygulanmaktadır. Bankacılık sistemini oluşturan belirli ilkeler mevcuttur. Bu ilkeler, finansal politikalara göre farklılık gösterebilmektedir. Söz konusu finansal politikalar da sosyolojik yapı, din, coğrafi kriterler gibi faktörlere göre şekillenmektedir. Bu nedenle dünyanın her yerinde birebir aynı finansal politikaları uygulayan bir bankacılık sistemi görülmemektedir.
Bankacılık ilkeleri, finansal politikalara göre farklılık göstermektedir. Faizsiz finans modeline göre faaliyet gösteren faizsiz bankacılık sektöründe belirlenen en temel ilke ise finansal işlemler üzerinden faiz uygulanmamasıdır. Faizi haksız kazanç olarak nitelendiren bu ilkeden hareketle faizsiz bankacılık sistemi gelişmiştir. Faizsiz bankacılık ilkeleri, adalet ve şeffaflık ilkelerini benimseyen İslami kurallara göre belirlenmektedir. Bu ilkeler ise şöyle sıralanmaktadır:
Faizsiz bankacılıkta para, ticari bir mal olarak değil bir değişim aracı olarak görülmektedir. Kullanılmayan fonların ekonomi döngüsüne katılımının sağlanması amaçlanmaktadır.
Bütün finansal ve ticari işlemler ahlaki kurallara uygun gerçekleştirilmelidir. Adaletli olunmalı, haksız kazançtan kaçınılmalıdır.
Karaborsacılık, faizsiz bankacılık alanında yasaklanmıştır.
Gerçekleştirilen bütün finansal faaliyetler meşru bir şekilde yürütülmelidir.
Alınacak riskler tek taraflı değildir, tıpkı kar ve zarar ortaklığı olduğu gibi banka da müşteri de riski paylaşmalıdır.
Finansal faaliyetler gerçekleştirilirken bütün kural ve esaslar yapılacak sözleşmelerde açıkça belirtilmelidir. Sözleşmeyle meşrulaştırılan kuralların dışında işlem yapılması kabul edilmemektedir.
Fon toplama ve fon kullanımında banka-müşteri ortaklığı esas alınmalıdır.
Finansal faaliyetler gerçeğe dayalı gerçekleştirilmelidir. Bunun için alım-satım, kiralama, ortaklık gibi ticari faaliyetlerin gerçekleşmesi gerekir. Hiçbir ticari işlem yapılmadan finansal faaliyette bulunulamaz.
Ticari ve finansal faaliyetlerde belirsizlik durumu söz konusu edilmemelidir, her şey açık ve net bir şekilde önceden belirlenmelidir. Hilenin önüne geçme amacıyla benimsenen bu ilke ile ticari ve finansal faaliyetlerde dürüstlük ön plandadır.
Faizsiz Bankacılık Kar Payı Oranları
Faizsiz bankacılık diğer bir deyişle katılım bankacılığı, parayı bir ticari araç olarak değil değişim aracı olarak görmektedir. Bu nedenle finansal işlemler üzerinden faiz almadan, elde edilen kara ortak olunmasıyla banka kazanç sağlamaktadır. Müşteriyi bankanın karına ve zararına ortak eden bu finansal modelde finansal işlemlerin gerçekleşmesi için öncelikle alım-satım gibi ticari bir faaliyetin olması gerekmektedir. Tasarruf sahiplerinden toplanan fonların ticari faaliyette bulunmak isteyen müşterilere kullandırılmasını sağlayan faizsiz bankacılık sisteminde müşterinin elde ettiği kar ve zarara banka da katılım sağlamaktadır. Bu noktada katılım bankalarının kar payı oranlarını incelemek gerekir.
Finansal işlemlerden elde edilen karın banka ve müşteriye pay edilmesi faizsiz bankacılığın en dikkat çekici özelliklerindendir. Bu sistemde banka belirli bir oranda, müşteri belirli bir oranda kar payına sahiptir. Faiz uygulamasının aksine söz konusu kar payları önceden belirlenmemekte, vade günü geldiğinde belirlenmektedir. Vadeler 1 ay, 3 ay, 6 ay, 1 yıl gibi sürelerden oluşmaktadır. Anlaşmaya varılan süre sonunda ise bankanın müşteriye ve kendine ayırdığı kar payı oranları açıklanmaktadır. Bu oranlar bankadan bankaya ve ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Kar payı oranları dolar, lira, euro, altın bazında değerlendirilmektedir. Kar payı oranları sürekli değişim gösterdiği için bankaların güncel kar payı oranlarını kendi internet siteleri üzerinden takip etmenizi öneririz.
Faizsiz Bankalar
Klasik bankacılık sistemine yeni bir boyut kazandıran faizsiz bankalar, finansal işlemlerden faiz almayarak oluşan kara ortak olup kazanç elde etmektedirler. Kara ve zarara katılım sağladığı için katılım bankası adını alan faizsiz bankalar, İslamiyet’i benimsemiş ülkelerden doğup dünyaya yayılım göstermektedir. Finansal ve ticari işlemlerde adaletli olmak, haksız kazançtan kaçınmak gibi ilkeleri benimseyen faizsiz bankacılık sisteminin temelleri 1970’li yıllarda atılmıştır.
Faizsiz bankaların en büyük temsilcisi İslam Kalkınma Bankası’dır. İslam Kalkınma Bankası, Müslüman toplumların kalkınmalarını İslami kurallar çerçevesinde desteklemek için kurulmuştur. 1975 yılında resmi olarak faaliyete geçen bu bankanın kuruluşu bankacılık tarihine yeni bir yön verecek kadar büyük bir etki yaratmıştır. Bir kamu bankası olan İslam Kalkınma Bankası’ndan sonra özel sektörde de faizsiz bankacılık etkileri görülmüştür. Kuveyt, Arabistan, Malezya gibi ülkelerden dünyaya yayılan faizsiz bankalar ülkemizde de faaliyet göstermektedir. Türkiye’de 2019 yılı itibariye faaliyet gösteren faizsiz bankalar ise şunlardır:
Albaraka Türk Katılım Bankası
Emlak Katılım Bankası
Kuveyt Türk Katılım Bankası
Türkiye Finans Katılım Bankası
Vakıf Katılım Bankası
Ziraat Katılım Bankası
Söz konusu bankalardan Ziraat ve Vakıf Katılım kamu sermayeli bankalar iken kalanları özel sermaye ile kurulmuştur. Türkiye’de %5’lik bir pazar payına sahip olan katılım bankalarının önümüzdeki birkaç sene içerisinde pazar paylarını %15’e çıkarmaları hedeflenmektedir. Listelenen bütün katılım bankaları, faizsiz bankacılık ilkelerine uygun bir şekilde finansal faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Finansal işlemlerden faiz almayan, müşterinin karına ve zararına ortak olan katılım bankaları ticari işlemlerde sıklıkla tercih edilmektedir. Katılım bankasının finansal işlemde bulunması için öncelikle alım-satım, kiralama gibi ticari bir eylemin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu eylemlerin sonucunda katılım bankası tarafından finansal işlemler gerçekleştirilir. Bu nedenle para bir ticari araç olarak görülmemekte, paranın üzerinden faiz kazanılmamaktadır. Ticari faaliyetler sayesinde paranın ekonomi akışına dahil edilmesini sağlayan faizsiz bankacılık sistemi günümüzde sadece Müslüman toplumlarda değil, dünya çapında bir yayılım göstermektedir. Öyle ki özellikle İngiltere bu konuda ciddi faaliyetlerde bulunmakta ve Londra’yı faizsiz bankacılık merkezi haline getirmeyi amaçlamaktadır. Klasik bankacılık sisteminden farklı oluşu ve 1970’li yıllarda ortaya çıkışı sebebiyle yeni bir bankacılık alanı olarak görülen faizsiz bankacılık alanında faaliyet gösteren katılım bankalarının küresel pazar paylarında artış görülmektedir. Bankacılık modelleri ele alındığında globalleşen ekonomiye paralel olarak faizsiz bankacılık sisteminin her geçen sene gelişip büyüdüğünü göz ardı etmemek gerekir.