İş hayatında sağlıklı iletişim kurmak, etkili bir lider olmak ve çalışanların motivasyonunu, performansını, verimliliğini arttırmak açısından kendini tanımak oldukça önemlidir. Başarılı bir lider kendini bilmeli, tanımalıdır. Yaşam amacını ve değerlerini bilmeyen bir lider, şirket ve çalışanları için gerçek resmi hiçbir zaman göremez. Hedeflerini belirleyemez ve sonunda başarısız olmaya mahkum olur.
Yönetici olmak demek iyi ya da etkili bir lider olduğunuzu hiçbir zaman göstermez. Kurduğunuz ilişkilerdeki başarınız, potansiyeliniz, risk alabilmeniz, motivasyon çeşitleriniz ve çalışanlarınızı yönlendirme, teşvik ve motive etme biçiminiz, sizleri iyi bir lider yapar. Bir liderin bu özelliklere sahip olabilmesi için kendisini tanıması gerekir.
Günümüzde çoğu yönetici, yönetici olduğu zaman kendisini bilerek bu statüye ulaştığını düşünmekte ve kendisi yerine başkalarını tanımanın daha önemli olduğunu varsaymaktadır. Fakat, bu eğilim oldukça yanlıştır. Değişen statüyle birlikte çalışan bireyde ruhsal ve fiziksel farklılıklar oluşacaktır. Hayatın her döneminde kişi kendisini bilmelidir. Bir vizyon belirlenmesi açısından da bu durum oldukça önemlidir.
Kişinin kendisini tanıyabilmesi için ilk olarak gelişmeye açık olması, duygularını bilmesi, karşılaştığı problemler karşısındaki duygu, düşünce ve davranışları hakkında kontrol sahibi olabilmesi, güçlü ve zayıf yönleri hakkında bilgili olması gerekir. Tüm bunların olması, kişinin kendisini doğru ve net bir şekilde ifade etmesine de yardımcı olur.
Psikoloji bilimine büyük katkıları bulunan Carl Rogers, bireyin kendisini tanıması için dört boyuta ulaşması gerektiğini savunur. Bu boyutlar: psikolojik, fiziksel, sosyal ve felsefi boyuttur. Psikolojik boyut, insanın duygularını ve güdüleyici yönlerini, kişiliğini temsil eder. Fiziksel boyut, fiziki durumu ve potansiyeli simgelerken sosyal boyut, insan ilişkilerini ve iletişimi belirtir. Felsefi boyut ise insanların yaşam ve ölüme vermiş oldukları anlam, değer ve inançlardır. Rogers, bu dört boyutu birbiriyle bağlantılı şekilde gerçekleştirebilen insanların, etkili bir lider olabileceğini söylemektedir.
Bireylerin kendisini tanıması oldukça zordur. Yapılan araştırmalara göre başarısız olan yöneticilerin hayatlarına bakıldığında 0 ile 6 yaş arasında şekillenen karakter yapısındaki dönemde, yaşam süreçlerinin zor olması, başarısız olmalarına sebebiyet vermektedir. İş ortamında yaşanan kişilik ve duygusal problemlerin büyük bir çoğunluğu karakterin şema haline geçtiği 0 ile 6 yaş arasında gerçekleşmektedir.
Bunun sonucunda bireylerde öfke ve sinir gibi duyguları kontrol altında tutamama, kendine güvenmeme, risk alamama, özgüvensiz hissetme, aşırı kontrolcü ya da aşırı vurdumduymaz olmak gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Fakat en büyük problem cesaret eksikliğidir. Bir liderin etkili olabilmesi için her zaman cesur olması da gerekir.
Bireyin kendini tanıma sürecinde yaşantısının her noktasını ince eleyip sık dokuyarak, yaşamının ve hedeflerinin farkında olması gerekir. Yöneticilik ile liderlik birbirine karıştırılmamalı, arasındaki ince çizgiye dikkat edilmelidir. Her lider yönetici olabilir fakat her yönetici bir lider olamaz!