
Politika Faizi %39,5’e İnerken, Bankaların İhtiyaç Kredisi Faiz Oranlar Neden Hala Yüksek Seyrediyor?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı sıkı para politikasında faiz artışlarına son vererek kademeli indirimlere başlamış ve politika faizini son olarak %39,50 seviyesine çekmiştir. Ancak bu indirimler, bireysel müşterilerin en çok kullandığı ihtiyaç kredisi faiz oranlarına beklenen hız ve oranda yansımamıştır.
Ekim 2025 verilerine göre bankaların ihtiyaç kredilerindeki aylık faiz oranlarının ortalama %3,50 ile %4,50 bandında seyretmesi, vatandaşların finansmana erişim maliyetinin yüksek kaldığını gösteriyor.
Peki, Merkez Bankası’nın attığı adımlara rağmen bireysel kredilerde faizler neden hâlâ bu denli yüksek? İşte bankacılık kaynaklarından edinilen bilgiler ve uzman görüşleri.
Yüksek Enflasyon ve Kredi Riski
Tüketici kredisi faiz oranlarının yüksek olmasının ana nedeni, yüksek enflasyon beklentileridir.
Koruma Kalkanı: Bankalar, verdiği paranın geri ödeme vadesi gelene kadar enflasyon karşısında değer kaybetme riskine karşı kendilerini korumak zorundadır. Yüksek enflasyonist bir ortamda bu risk primi, kredi faiz oranlarına doğrudan ve agresif bir şekilde yansıtılır.
Takipteki Kredi Riski: Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, bireylerin kredi borçlarını ödeme zorluğuna düşme riskini (kredi riski) artırır. Bankalar, bu batık kredi riskini de faiz oranlarına ek maliyet olarak yansıtır.
Politika Faizi-Kredi Faiz Arasındaki Geçişkenlik
Merkez Bankası’nın politika faizi, bankaların birbirine ve Merkez Bankası’na borçlanma maliyetini belirler. Ancak bu maliyetin tüketiciye yansıması her zaman tam ve hızlı olmaz:
Gecikme Etkisi: Politika faizindeki değişimlerin piyasa faizlerine, özellikle bireysel kredi faizlerine yansıması belirli bir gecikme ile gerçekleşir. Bankalar, uzun vadeli fonlama maliyetlerinin kalıcı olarak düşeceğinden emin olmadan faizleri hızla indirmez.
Fonlama Maliyeti: Bankaların kaynak maliyeti, sadece Merkez Bankası faizine değil, ağırlıklı olarak mevduat faizlerine de bağlıdır. Bankalar, mevduatlarını yüksek faizle topladığı sürece, verdikleri kredilerin faizlerini de rekabetçi tutmak zorundadır.
Regülasyonlar ve Makro İhtiyati Tedbirler
Kredi faizlerinin yüksek kalmasında, yetkili kurumların uyguladığı makro ihtiyati tedbirlerin de dolaylı etkisi bulunmaktadır.
Seçici Kredi Politikası: Kredi büyümesini sınırlandırmaya yönelik atılan adımlar ve bazı kredi türlerine uygulanan sınırlamalar, bankaları kalan kredi hacmini daha yüksek marjlarla fiyatlandırmaya teşvik edebilir.
Sermaye Yeterliliği: Zorlu ekonomik koşullarda bankaların sermaye yeterliliğini koruma zorunluluğu da risk iştahlarını düşürür ve daha temkinli (yüksek faizli) bir fiyatlama yapmalarına neden olur.
Uzmanlar Ne Diyor?
Finans çevreleri, ihtiyaç kredisi faizlerindeki kalıcı bir düşüş için enflasyonla mücadeledeki kararlılığın somut sonuçlar vermesi ve enflasyon beklentilerinin düşmesi gerektiğini belirtiyor. Kısa vadeli faiz indirimlerinden ziyade, makroekonomik istikrarın sağlanması, bireysel kredi maliyetlerini uzun vadede aşağı çekecek anahtar faktör olarak görülüyor.
Faiz oranlarındaki kayda değer düşüşün, uzmanların 2026 yılı sonuna doğru beklediği, politika faizinin daha düşük seviyelere (bazı tahminlere göre %25-%27 bandına) inmesiyle eş zamanlı gerçekleşeceği öngörülüyor.
