Körfez Bankaları Faiz İndirimleri Karşısında Zorlanıyor: Katar ve BAE Alarmda – Körfez bankacılık sektörü, 2023 yılında elde ettiği yüksek kârlılığın ardından, 2024’te faiz indirimlerinin yaratacağı baskılarla karşı karşıya kalıyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikasında gevşeme sinyalleri, özellikle Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bankalarını etkileyebilecek yeni bir döneme işaret ediyor.
Geçtiğimiz yıl hızlı yükselen faiz oranları, Körfez bankalarının net faiz gelirlerini artırarak dikkate değer kâr artışları sağlamıştı. Ancak bu durumun sürdürülebilirliği, 2024 yılıyla birlikte sorgulanır hale geldi. Fed’in faiz indirimlerine yönelmesiyle birlikte Körfez’deki bankaların net faiz marjları daralabilir ve finansal uyum süreçleri zorlaşabilir.
Katar Bankaları: Mevduat Dengesizliği Riski
Katar’daki bankacılık sistemi, büyük oranda devlet destekli kurumlar ve yüksek gelir grubuna mensup bireylerin mevduatlarına dayanıyor. Bu yapıda, faiz oranları düşerken kredi kullanıcıları daha düşük maliyet talep ederken, mevduat sahipleri mevcut yüksek oranları korumak istiyor. Bu çelişki, özellikle Al Rayan gibi İslami finans prensipleriyle çalışan kurumlar açısından daha kırılgan bir denge yaratıyor.
BAE’de Değişken Faizli Krediler Öne Çıkıyor
Birleşik Arap Emirlikleri’nde bankacılık sisteminin önemli bir bölümü değişken faizli kredilerden oluşuyor. Bu yapı, faiz oranlarının düşmesiyle birlikte bankaların kâr marjlarını daraltma riski taşıyor. Mevduat tarafında ise cari ve tasarruf hesapları (CASA) genellikle düşük veya sıfır faizle işlediği için, bankalar için bu hesaplardan sağlanabilecek maliyet avantajı sınırlı kalıyor. Bu da BAE bankalarını, marj baskısı açısından Körfez’deki diğer ülkelere kıyasla daha savunmasız hale getiriyor.
Bölgesel İstikrar Açısından Kritik Bir Dönem
Körfez genelinde bankalar, artan kredi iştahı sayesinde 2023’te yüksek kârlılığa ulaştı. Ancak 2024’te beklenen faiz indirimleriyle birlikte Katar ve BAE merkezli bankaların karşı karşıya kalabileceği uyum zorlukları, yalnızca kurumlar için değil, bölgesel finansal istikrar açısından da dikkatle izlenmesi gereken bir başlık olarak öne çıkıyor.
Kaynak: Finansın Gündemi
